Pazartesi gününün manşetlerini tahmin edebiliyorum; Büyük puntolarla, ya; “Kocaoğlu kazandı...” Ya da; “Kocaoğlu kaybetti...” yazılacak.
Oysa, pazar günü yapılacak olan seçimin doğrudan Kocaoğlu ile bir ilgisi yok.
CHP İzmir İl Kongresi toplanacak ve delegeler, genel başkanı seçecek olan Kurultay Delegeleri ile, partiyi yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere hazırlayacak olan il başkanı ve yönetimini seçecekler.
İzmir’de hafta başından buyana CHP içindeki gelişmelere dıştan baktığınızda olay parti örgütü içindeki bir mücadele ya da yarış gibi.
İl Başkanlığı için üç aday; Tacettin Bayır, Ali Engin, Levent Eyipişiren var. Kazanmak için yola çıkılmış. Delegeler ile toplantılar yapılıyor, pazar günü için herkes kendisine ve ekibine oy istiyor olmalıydı.
Nitekim, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bile, İzmir Kongresi ile ilgili “taraf mısınız, üç adaydan hangisini destekliyorsunuz” sorularına açık ve net yanıt verdi: “Kimse benim adayım değil. Bana gelip aday olacağını söyleyen her arkadaşıma, ‘hayırlı olsun’ dedim Pazar günü sandıktan çıkacak olan kişi benim adayımdır...” Bunun anlamı şu: İzmir’deki seçimlere karışmayacağım. Benim adımı kullananların söyledikleri herşey yalandır. Kim kazanırsa kazansın, o kişiyle çalışırım...
Yani, hiç bir yayın organı, pazar günü seçimi kim kazanırsa kazansın; “Kılıçdaroğlu kazandı, Kılıçdaroğlu kaybetti” diye manşet atamayacak.
Ama Kocaoğlu için ne yazık ki öyle değil!..
Çünkü; Aziz Kocaoğlu CHP İzmir İl Kongresi’nde anlamsızca bi-taraf olmayı seçti.
“Kabulümdür” dediği Tacettin Bayır ve Ali Engin kazansa da...
“İstemiyorum” dediği aday Levent Eyipişiren kaybetse de; Aziz Bey asla kazanan taraf olmayacaktır.
Tam aksi; Levent Eyipişiren kazanıp, desteklediği Ali Engin kaybederse, Büyük Başkan CHP İl binasından uzak durmak için çareler arayacaktır.
Yani yine kaybetmiş olacaktır.
Kısacası, pazar günkü il kongresinin tüm sonuçları Aziz Bey’e “kayıp” yazacaktır.
CHP İzmir İl Kongresi nasıl bu hale geldi? Aziz Bey’in, ilçe belediye başkanlarına kızarak yaptığı, “tarafım, bunları istiyor, bunu istemiyorum” açıklaması, örgütteki ayrışmayı, bölünmeyi ve “tarafgirliği” körükleyen çıkış olmuştur.
Aziz Kocaoğlu iyi bir CHP’lidir.
Bundan kimsenin kuşkusu yok...
CHP örgütünü ilgilendiren bir seçim yarışında kişisel tercihi de olabilir.
Buna da kimsenin itirazı olamaz.
Ama CHP’nin İzmir’de en yetkili kişisi olarak, üstelik de CHP’nin patronu olan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bile bir “aday tercihi” yapmadığı süreçte, kalkıp, bir adaya açık destek vermesi, bir başka adayın önünü kesme çabası yanlıştır.
“Büyük” Başkana, “Büyüklük” yakışır...
