Ekrem Pakdemirli...
Profesör doktor; Özal’ın ekonomi kurmayı ve prenslerinden...
24 Ocak kararlarının beyni.
Başbakan eski Yardımcısı, Ulaştırma, Maliye ve Gümrük eski Bakanı: Eski DPT ve Hazine Dış Ticaret Müsteşarı.
Şimdi yerleştiği İzmir Torbalı’da çiftçilik yapıyor.
Ve Türk ekonomisinin bir dönem beyni olan Pakdemirli, bugünkü iktidarın tarım politikalarına, daha doğrusu tarıma verilen kredilerdeki kesinti ve uygulamalara isyan ediyor.
O, “yandı bu millet” diyorsa, gerisini siz düşünün...
Ölmüşüz de ağlayanımız yok gibi!...
* * *
Ekrem Pakdemirli, çifçiliğin son 10 yılda bir hayli gerilediğini, üreten köylünün kullandığı finansmanın, konut finansmanından daha pahalı hale geldiğini söylüyor.
ODTÜ mezunu ve bakanlıklarının yanısıra bir dönem 9 Eylül Üniversitesi’nde rektör yardımcılığı da yapan Pakdemirli, bir internet sitesindeki yazısında; “Bakın sizlere gerçek rakamlara dayanan bir olayı aktarayım” diye başlıyor ve organik tarım yapan bir arkadaşının başından geçenleri anlatıyor:
“Ziraat Bankası, ‘organik tarım yapan çiftçiye yıllık yüzde 7 işletme kredisi veriyorum’ diye ilan etmiş.
Arkadaşım da banka kredileri kullanmaz ama şeytana uymuş, şube yetkisinde bulunan 75 bin lira limitli krediye müracaat etmiş.
Uzun bürokratik işlemlerden sonra, kredi miktarının on-on beş katı olan arazileri ipotek edilmek istenmiş.
İtirazı üzerine arazilerin yarısına ipotek verilmiş.
İşlemler bitmiş, 75 bin lira kredi kendisine 72 bin 550 lira olarak ödenmiş.
“Benden kestiğiniz 2 bin 450 lira?...”
“O, dosya ve komisyon” cevabını almış.
Sonra bir aylık hayat sigortası yapılmış. Bunun için de 121 lira kendisinden alınmış.
Arkadaşım parayı 8’inde aldığını bildiği için ayın 7’sinde bankaya gitmiş.
Kendisine çıkan hesap 5 bin 794 lira, yüzde 7 denilen faiz olmuş yüzde 8!...
250 lira gecikme faizi (çünkü verilen kredi ayın başında faize başlamışmış, adetleri böyleymiş. Yani gecikme faiz oranı -bir hafta için- yüzde 18...
Arkasından, “Size hayat sigortası yapıyoruz. Bunun için de 4 bin 402 lira verin” denmiş.
Kendisi, “Kardeşim, mallarım size ipotekli. Hayat sigortası ne?” diye sormuş,
Cevap, “Ya krediyi ödemezseniz?”
“- Mallar ipotekte”
“- Olsun biz alıyoruz.”
* * *
Durun bitmedi...
Pakdemirli anlatmayı sürdürüyor:
Arkasından, ‘Çiftçi belgenizi yenileyelim, gidin Ziraat Odası’na odadan çiftçi olduğunuzu belgeleyin’ denmiş.
“Kardeşim devletin tapusu üzerimde muhtar ve ihtiyar heyeti benim çiftçilik yaptığımı beyan ediyor, imza, mühür tamam, devletin tapusuna, muhtara güvenmiyoruz, bir de Ziraat Odası mı tasdik etsin?”
Ziraat Odası da, “500 lira verin. Ancak sizin geçmişten de aidat borçlarınız var faiziyle 2 bin 400 lirayı yatırın ondan sonra size tarım yaptığınıza dair yazıyı verelim” demez mi?
Buyrun size, ülkemizde çiftçinin nasıl desteklendiğinin hesabı...
Adam 75 bin lira kredi alıyor, buna karşılık toplam 15 bin 917 lira, yani yüzde 22’sini kesnitilere veriyor.
Bankalar çeşitli bahanelerle başlangıçta müşterisine söylemediği paraları alıyor.
Tamamen denetimsiz, tamamen keyfi.
BDDK var, ama düzenleme yok.
Sen yanıltıcı reklam yapıyorsun, “yüzde 7” diyorsun adama, maliyeti üç katını geçmiş.
Oysa bankalar müşterilerine alacağı kredinin kendisine kaça mal olacağını söylemek zorunda.
Tarlalarımızın niye ekilmediğini, niye ürün miktarında gerilediğimizin arkasındaki gerçekler işte bunlar.