Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

‘Acaba?’ diye sormuşumdur çoğu kez...
Acaba, gaza getirilip kandırılıyor muyuz?
Bugüne kadar, böyle düşünenlerin hep karşısında oldum.
Ama galiba ben de pes etme noktasındayım.
Artık İzmirli işadamı ve sanayicilerin ortak girişimleri sonucu kurdukları şirketlere asla destek vermeyeceğim.
Verenleri ve vermek isteyenleri de caydırmaya çalışacağım.
* * *
İzmir lobisi olarak yola çıkılarak İzmir’de kurulan, Avrupa’da bile bir eşi benzeri olmayan, ultra modern ve tıpta, teşhis ve tedavide en son teknolojinin uygulandığı özel bir hastanemizin çoğunluk hisselerinin İngilizlere satış haberi, beni gerçekten “şok” etti.
“Gitti bir değerimiz” diye düşündüm...
Ardından da haykırdım, “Bu kaçıncı beyler, bu kaçıncı!”
* * *
Kipa’yı kurduk...
Ekonomistlere “kümeleşmenin örneği”, üniversitelere “İzmir Dayanışması ve Sermaye Birleştirilmesi” diye tez konusu oldu.
İzmirli tüketiciler, “Bizim malımız” diye büyüttü, kazandırdı, geliştirdi, Borsa’ya açıldı ve sonra...
Bir duyduk ki, İngiliz perakende devi Tesco’ya satılıvermiş...
Kurucu 100 işadamı, 1 koyup 1000 kazanarak terk ettiler Kipa gemisini...
Doldurdular ceplerini, çekildiler köşelerine...
Şimdi afiyetle yiyorlar!...
* * *
Bu İzmlirliler, benzer ortaklıklarla neler kurmadı ki...
EGS dedik, bir araya geldik, banka bile açtık ama batırdık, gırtlağa kadar borç bıraktık.
Güçbirliği diye yola çıktık, yumruk yemiş boksörler gibi dağıldık.
İzmir Hava Yolları’nı kurduk, Ali Sabancı’ya yaradı.
Alkollü içkiler için birleştik; rakının durumu ortada... Şarabı da sattık.
Allah’tan ki bu kez bir İzmirli aldı, elaleme gitmedi.
Şarküteri dedik, birleştik paraları yatırdık, şirket kurduk, mağaza açtık, o da yürümedi.
Ya battı ya da batmak üzere...
* * *
Bir daha kim olursa olsun, Allahaşkına bu kentte çıkıp da, “Gelin koyun paraları, şunu yapalım, bunu kuralım, şöyle olsun, böyle olsun” demeye kalkmasın.
Yeter artık!...
Çünkü yürütemiyoruz...
Ya yabancılara satıyoruz, cep dolduruyoruz.
Ya da batırıyoruz hacizlerle uğraşıyor, cezaevini boyluyoruz.
Nedense de bunları hep İzmir, İzmir lobisi, İzmirli işadamları ve sanayicilerin ortaklığı adına yapıyoruz.
Kim ne yapacaksa, kendi yapsın artık...
İzmir ve İzmirlilerin adını kullanmasın...
Sevabı da, günahı da O’nun olsun...
* * *
Çünkü;
Söz konusu İzmirlilerin kurduğu bir şirket, oluşum, tesis ya da bir marka olunca, hepimiz kendimizi sorumlu hissediyoruz.
Ya gidip oradan alışveriş yapıyoruz ya tercih hakkımızı o kuruluştan yana kullanıyoruz, sonra bir bakıyoruz ki, kuran onlar, yaşatan, destek veren bizler...
Kaymağını yiyen ise elin yabancısı...
Bunun adı kandırılmak değil de nedir acaba?
Birileri çıkıp bana anlatabilir mi?