Telefon ve maillerim dün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için çalıştı.
Değişik cümlelerle olsa da soru şuydu:
“Numan Kurtulmuş ve Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu gibi, Bahçeli de mi AKP’ye katılacak?”
Ne söyleyeceğimi şaşırdım.
Ne “evet” ne de “hayır” diyebildim.
Bir okurumu pek memnun edememiş olmalıyım ki, çok kızdı;
“Hayır katılmaz” diye başladı ama gerisini getirdiğinde bu kez şaşıran ben oldum:
“Çünkü, Bahçeli AKP içinde bir görevli olsa, şimdi yaptığı hizmetten daha iyi iktidara hizmet edemez. Bu kadar etkin ve yetkin olamaz. Elinde tuttuğu kuvveti, en kritik anlarda, AKP adına kullanamaz...”
Gerçekten de son 10 yıllık geçmiş zaman diliminde, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin kritik süreçlerde AK Parti’ye destek verdiğini söylemek yanlış olmaz.
1 Mart Irak Tezkeresi...
Libya Tezkeresi...
Gül Tezkeresi...
Milli Eğitim’da 4+4+4 yasası...
Son olarak Suriye Tezkeresi...
Bunlara, AK Parti ile “türban” uzlaşması da eklenebilir.
Peki; normal zamanlarda “minik muhalefet” olarak iktidara en ağır eleştirileri yapıp, ağzına geleni söyleyen o Bahçeli değil mi?
Bahçeli...
O zaman, kritik oylamalarda destek niye?
Yoksa o da mı bir yerlerden “icazet” alıyor?
.............!
Siyaseten milliyetçilik yap, ama iktidar sıkışınca, destek ver ve yanında yer al...
Bilmem farkındalar mı, bu tutarsızlık MHP’ye sürekli “eksi puan” yazıp, oy kaybettiriyor.
İzmir’de de durum böyle.
2007 genel seçimlerinde Ankara’ya 4 milletvekili gönderen MHP, 2011’de aynı kentten 2 milletvekilini zor çıkarabildi.
Devlet Bahçeli’nin bu tutumu, ne yazık ki, milli ve milliyetçi olanları MHP’den koparıyor.
Çünkü, bir siyasi görüşün gerçek temsilcisi iktidardayken, verdiği desteklerle ona benzemeye çalışarak oy alırım düşüncesi, en büyük yanılgıdır.
Çok ünlü bir deyimdir;
“Aslı varken, ‘yeni yetmelere’ gerek duyulmaz...”