Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

MART 2009..
Yerel seçimler arefesinde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi, Deniz Baykal’ın odası.
Sancılı bir süreç sonrası İzmir’e adaylığı kesinleşen Aziz Kocaoğlu, İl Başkanı Kemal Karataş ve MYK İzmir üyesi M. Ali Susam.
CHP İzmir’de Aziz Bey ile birlikte seçimlere girecek ilçe belediye başkan adaylarının kim olacağı konuşuluyor.
Kocaoğlu bir isim öneriyor. Karataş listesinden bir isim okuyor.
Saatler süren toplantının son bölümünde İzmir Milletvekili Susam, odadan ayrılıp alt kattaki ofisine geçiyor.
Baykal’ın odasındaki gergin pazarlık sonunda noktalanıyor.
Karataş odadan çıktıktan hemen sonra simsiyah kesilen yüzüyle Kocaoğlu, son kez genel başkanına rica ediyor.
“Efendim, bu isimlerle çok zorlanırız...”
Baykal kararlı, görüşmenin bittiğini şu sözlerle anlatıyor:
“Anketlerde yüzde 60’ı önüme koyan siz değil miydiniz? Çalışın kazanın...”
* * *
Makamdan çıkarken kontrolünü kaybetmemeye özen gösteren Aziz Bey, tekmelemekten beter sertlikle kapısını açıp girdiği Mehmet Ali Susam’ın odasında söylemediğini bırakmıyor.
CHP Genel Merkezi adeta inliyor(!..)
Ne yapacağını şaşıran Susam, bir yandan sakinleştirici bir ilaç getirtip, Kocaoğlu’na bir bardak suyla içirirken, diğer yandan da yatıştırmaya çalışıyor.
Kocaoğlu duracak, oturacak gibi değil.
Kalem kağıda sarılıp, başlıyor “CHP Genel Başkanlığı’na...” diye yazmaya.
Üç satırlık bir dilekçe.
“Gördüğüm luzum üzerine CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığından istifa ediyorum. İMZA: Aziz Kocaoğlu..”
* * *
Resmen bir istifa mektubu...
Katlayıp cebine koyduğu bu mektupla, tekrar Deniz Baykal’ın makamına çıkmak için yerinden kalktığında, M. Ali Susam, önünü keserek, zorla cebinden alıyor.
Gözle -kaş arasında Kocaoğlu’nun istifasının yazılı olduğu tek sayfalık mektubu yırtarak, çöpe atıyor.
* * *
Bu olay ancak 10 ay gizli kalabildi.
Hafta sonunda yapılan Bornova İlçe Kongresi’nde CHP için “kozmik” değeri olan bu bilgiyi herkes öğrendi.
Şayet Mart 2009’da, CHP İzmir Milletvekili M. Ali Susam olmasaydı, ve o gün istifa mektubunu yırtıp atmasaydı, bugün Aziz Kocaoğlu ne Büyükşehir Belediye Başkanıydı ne de CHP’de siyaset yapan bir politikacı.
Bornova’da beyaz eşya satan bir işyerinin sahibi ve zmir eski Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Bey olacaktı.
* * *
Gelelim CHP Bornova İlçe Kongresi’ne...
Çarşamba akşamı Aziz Bey ile Asansör’de yemekteydik. Söz, kongrelerden, başkanların CHP örgütüne müdahalesinden açıldı.
Yanlış bulduğunu, bir belediye başkanının seçimin sonucunu etkileyecek güç kulanımının zararlı sonuçlarını ve yaratacağı sıkıntıları uzun uzun anlattı. Ekledi:
“Ne diyeceksiniz, ‘çaylak’ların işi!..”
Aradan sadece üç gün geçti.
Aynı Aziz Bey, kınadığı, bu davranış biçimini, “mecbur kaldım, çaresiz kaldım” mazeretinin arkasına sığınarak Bornova Belediye Başkanı Kamil Oktay Sındır ile, “yarışa girerek, üstelik de bu tavrını kürsüden adayım Enver Dündar’dır” diyerek ilan etti.
Yetmedi...
CHP MYK’sına çattı.
Yetmedi...
İstifasını yırtıp atarak yok eden M. Ali Susam’a gözdağı vermeyi de ihmal etmedi:
“Enver Dündar seçilirse, MYK görevden alacakmış. Hele bir denesinler. CHP’den de, Belediye Başkanlığı’ndan da istifa ederim...”
* * *
Sonuç:
Bornova’da Kocaoğlu’nun 29 Mart’ta Belediye Başkan adayı yaptıramadığı Enver Dündar ilçe başkanı seçildi.
Aziz Bey, Başkan Sındır’dan rövanşı, “kişiliğini, CHP’liliğini, Büyükşehir Başkanlığını” ortaya koyarak aldı.
Peki değer mi?
Son söz: “Tencere dibin kara, senin ki benden kara...”
CHP’ye ve Aziz Bey’e ne kadar da uyuyor.
Öyle değil mi?