İstenen darbe mi?

İzmir’de günlerdir içinde yaşıyor, incik-cıncık yazıyoruz.
Peki Karabağlar, Karşıyaka, Konak, Çiğli, Bayraklı, Bornova, Menderes ve Buca belediye başkanlarının yaktığı “isyan ateşi” dışarıdan nasıl görünüyor, ya da yorumlanıyor?
Gazeteci Münir Koçarslan, kısa bir süre önce İstanbul’a yerleşti.
Farklı Haber 8. com’u yönetiyor.
Münir, İzmir’i iyi bilen, haberi iyi koklayan bir gazetecidir.
Görüşlerini, önerilerini ciddiye alır, önemserim.
Koçarslan’ın İzmir’deki olaylara bakış açısı ilginç:
İsyan ateşini, hemen 12 Haziran’dan sonra yaktılar, mangal partisinde...
Sayıları o zaman 8 değildi. Sonra 8 oldular. Kimi eski Baykalcı, kimi eski Önder Savcı...
Başarısız Kurultay teşebbüsünün ateşli destekçisiydiler.
O iş boş çıktı. Ama ittifakı bozmayıp, bir başka manevra alanı buldular.
Hedefleri şimdi, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu...
Direniş düğmesine bastılar, “Bizi adam yerine koy, dinle” diye...
* * *
Yani...
Bu bir “bitirme niyetli” operasyondur.
İlk raundu, parti kongreleri olacak.
Hesap kesim tarihi ise 30 ay sonraki yerel seçimler...
Aziz Kocaoğlu’nun koltuğuna isyancılardan en az ikisi taliptir.
Bu şekilde Aziz Kocaoğlu devrilir mi, bilemem.
Ama bildiğim, izlenen yol hiç hoş değil.
Kamuoyunun gözünde itibar kaybına uğrayan, CHP’nin ta kendisidir.
Zira İzmirliler, ağız dalaşı değil, iş istiyor, iş...
* * *
Herkesin görüşü üç aşağı-beş yukarı aynı.
Ne sadece Kocaoğlu suçlu ne de tek taraflı ilçe belediye başkanları haklı.
En büyük günah, CHP İl yönetiminindir.
Çünkü isyanın altına “dinamiti koyan-fitili ateşleyen”, İl Başkanı Tacettin Bayır’dır.
Bayır, kendisini kurtarmak adına 12 Haziran’ın faturasını ilçe belediye başkanlarına kesmeye kalkmasa, bugün ne “isyanı” ne de olayların bu boyutlara gelmesini konuşuyor olacaktık.
* * *
Büyükşehir vermiyor...
Bürokratlar ilgilenmiyor...
Kocaoğlu, bildiğini okuyor...
Aziz Bey, ağabeylik yapacağına, cezalandırıyor...
Bu yakınmaların hepsi doğru.
Peki; onlar Büyükşehir’den şikayetçi de, halk kendilerinden memnun mu?
Akşam Gazetesi’nin Ege Temsilcisi arkadaşım Ufuk Türkyılmaz’ın Bayraklı’da yaşadıklarını anlatacağım. Kararı siz verin:
“Bayraklı Belediyesi, üç ay önce, 7610/1 Sokak’taki araziye çocuk parkı yapmaya başladı. İnsanların yaz sıcağında pencerelerini, kapılarını açacağı, balkonlarında oturacağı bugünlerde, park alanına kamyonlarla kum ve toprak getirilerek döküldü. İki aydır evlerimize bu pis kum ve toprak giriyor.
Dayanamayıp Bayraklı Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürü’nü aradım. Ulaşamadım, öğleden sonra Bayraklı Belediyesi’ne gittim.
Kendimi tanıtarak Müdüre Hanım ile görüşmek istediğimi söyledim. Kendisinin sabah geldiğini, bir daha belediyeye uğramadığını söylediler. Yardımcısını sordum, o da yok izinliymiş.
Belediye başkanına çıkayım, dedim. O da yok. İki gün izin almış.
Kiminle görüşebilirim, diye sordum. Tıssssss yok.
Bir süre sonra spor kıyafetli bir genç derdimin ne olduğunu sordu kabaca. Anlattım.
Tepkisi aynen şöyle oldu:
‘Size de yaranılmıyor ya!.. Bak amca biz oraya park yapıyoruz, sen kalkmış bir de şikayet ediyorsun!...’
Şaşırdım. Bir gazeteciye ‘size de yaranılmıyor’ diyebilecek bir zihniyet, vatandaşa kim bilir neler diyor, neler yapıyordur. Tahmin etmek o kadar da zor olmasa gerek...”
İsyancı başkanlara soruyorum:
Bu da mı Aziz Kocaoğlu’nun suçu?