Çocuklarımız, özellikle 66 ayını doldurmuş miniklerimiz okula hazır mı?
Sanmıyorum...
Anne ve babaların kafaları o kadar karışık, akılları soru işaretleriyle doluyken, çocuklarımız nasıl hazır olsun ki!
Veli de, çocuk da, ailesi de toplum da hem telaşlı hem de kaygılı.
Bu telaş yerinde mi, yoksa yersiz mi?
Bir çocuğun okula başlamasına, sadece çocuğun zihinsel becerilerinin yeterince gelişmişliğine bakılarak karar verilemez.
Okula hazır olmak, çok yönlü bir kavramdır.
Zihinsel gelişimin yanı sıra, bedensel, sosyal, duygusal gelişimi ve özbakım becerilerini de kapsar.
Dolayısıyla bir çocuğun okula başlamaya hazır olup olmadığını değerlendirirken, tüm bu gelişim alanlarında nerede durduğuna bakmak gerekir.
66 aylık bir çocuğun okula başlanmasıyla ilgili, belki de en çok kaygı uyandıran noktalardan biri aynı sınıf içerisinde öğrenciler arasındaki ay ve yaş farklarıdır.
Birinci sınıfa başlayacak en küçük çocuk ile eski sisteme göre en büyük çocuk arasındaki yaş farkı 15-18 ay civarındadır.
O yaş dönemleri düşünüldüğünde bu kadar fark, gelişimsel anlamda çocuklar açısından büyük “uçurum” anlamını taşır.
Nitekim, sınıf arkadaşlarına göre öğrenmede, okula adapte olmada zorluklar yaşayan ve geride kaldığını hisseden çocukların okula ve öğrenmeye karşı daha ilk yıldan soğuma ihtimali kaçınılmazdır.
Psikolog, sosyolog, uzman eğitimci falan değilim ama çocuğu olan herkes gibi bir “baba”yım ve böyle düşünüyorum.
Ne yazık ki bu kadar la kalmıyor.
Zorla uygulanmak istenen yeni eğitim sisteminde çok ama çok soru işaretleri var:
- Kışın karanlıkta sabah, akşam taşımalı eğitim çok zor olmayacak mı?
- İkili sistemde öğlenciler eve kaçta dönecek?
- Derslikler yeterli mi?
- Okul öncesi eğitim için okullarımız hazır mı?
- Küçücük çocuklarımız için tuvalet yaptınız mı?
- El yıkamaları için lavabolar tamam mı?
- Derslere girecek yardımcı öğretmenler var mı?
- Yardımcıları bırakın, yeterli sayıda asıl okul öncesi öğretmeni var mı?
- Sınıflar aşırı kalabalıklaşacak. Salgın hastalıklar için önlem aldınız mı?
- Kendilerinden çok büyük çocuklarla aynı bahçeyi kantini nasıl paylaşacaklar?
- Oluşacak doğal gürültüde, diğer sınıflar nasıl ders yapacaklar?
Daha onlarcasını sıralayabilirim.
Bu, “Kervan yolda düzülür” mantığından vazgeçmeliyiz.
Söz konusu olan bu ülkenin geleceği çocuklarımızdır.
Ortak akıl şudur:
Eğitimin en önemli unsuru olan okul, aile, çocuk üçgeninde var olan ilişkilerin bozulmamasına dikkat etmek için, faydadan çok sorun doğuracak olan bu uygulamanın en az iki sene ertelenmesidir.
Çünkü;
Deneyerek, yaşayarak sorunları çözmek, çocuklarımızı “kobay” gibi kullanmaktır.