Milliyet Ege’de “bu köşede” buluşuyor, dertleşiyor, elimizden geldiğince haksızlıklarla mücadele ediyorduk.
Yine tam gaz devam edeceğiz, ama biraz daha farklı bir şekilde.
Bugünden itibaren Doğan Gazetecilik de iş başı yaptım. Ege’de Yayın Danışmanı olarak artık sizlerle günün 24 saati birlikte olacağım.
Benim için son derece onurlu, gururlu ve keyifli bu başlangıcın haberini, başkasından değil, benden duymanızı istedim. Yani yeniden hoş bulduk...
Haydi şimdi biraz gülümseyelim...
* * *
Hikaye 1:
Adamın biri tam duşa girmek üzeredir ve karısı da duşunu almış olarak kabinden çıkmaktadır ki, kapının zili çalar. Kapıya kimin bakacağı konusunda ufak bir tartışma sonrasında kadın pes eder. Üzerine bir havlu alarak merdivenleri aşağı iner ve kapıyı açar. Gelen eşinin arkadaşı Ahmet’tir.
Kadın daha selam veremeden Ahmet, “Havlunuzu üzerinizden yere düşürürseniz size anında 300 dolar veririm” der.
Kadın bir müddet tereddüt eder, ancak havlunun düğümünü açarak havlunun düşmesini sağlar. Ahmet ona bakar, 300 dolar verir, devam eder:
“Antrede olabilecek ufak bir tensel yakınlık için size 500 dolar daha verebilirim, hem de derhal” der.
Önce şaşkın, fakat daha sonra alacağı para ile yapabileceklerinin anlık hayaliyle kabul eder.
Yaşamış olduğu olayın ve kısacık bir süre içerisinde edinmiş olduğu ufak servetin heyecanıyla merdivenleri yukarı çıkarak banyoya geri döner.
Hala duşta olan eşi ona kimin geldiğini sorar. “Arkadaşın Ahmet” diye cevap verir kadın.
“Çok iyi, ona borç verdiğim 800 doları getireceğini söylemişti, onu getirdi o zaman (!..)
Hikayeden çıkartılacak ders :
Eğer bir ekipte çalışıyorsanız bilgiyi saklamayın, paylaşın. Karar mekanizmasında belirleyici olabilir. Böylece yanlış anlaşılmaların ve dışarıya karşı kötü duruma düşmenin önüne geçebilirsiniz.
* * *
Hikaye 2 :
Kilisiye gitmek üzere aracına binen rahip, yolda yürümekte olan bir rahibeye rastlar. Kiliseye kadar onunla gelmek isteyip istemediğini sorar. Kadın arabaya biner ve bacak bacak üstüne attığında bacaklarının güzelliği ortaya çıkar.
Rahibin gözü kayar, sonra sağ elini rahibenin bacağı üstüne koyar. Rahibe ona bakar ve söyle der: “Rahip, 129. ayeti hatırlıyor musunuz ?”
Utançtan kıpkırmızı olan rahip derhal elini çekerek rahibeye özürlerini sıralar.
Bir müddet sonra aklı tekrar karışır ve rahibenin bacağına tekrar dokunur. Rahibe aynı soru ile karşılık verir :
“Rahip, 129. ayeti hatırlıyor musunuz?”
Utancından yine kızaran rahip elini çeker ve “Affedersin kardeşim, insanoğlu zayıf düşebiliyor” der.
Kiliseye vardıklarında rahibe arabadan iner ve tek kelime söylemeksizin, ancak çok manalı bir bakış fırlatarak kaybolur.
Rahip aceleyle bir İncil alarak okumak için 129. ayeti açar.
129. ayet söyle demektedir: İleriye gidiniz, daha yukarılarda arayınız. Orada güzellikler bulacaksınız (!..)
Hikayeden çıkartılacak ders :
Görev alanınızla ilgili her zaman bilgili olun, aksi taktirde fırsatları kaçırabilirsiniz.
Hepinize iyi pazarlar...
CHP’li Kaya’ya ‘Hodri Meydan!..’
SİYASETÇİYE sözünün eri olmak yakışır.
Dansöz gibi “kıvırmak” asla...
Bu sözüm CHP Buca İlçe Başkanı Ali Rıza Kaya’ya değil, tüm siyasetçileredir.
29 Ekim’de, CHP’nin İzmir’de iyi yönetilmediğini yazdım. Nedenleri sıralayıp, İl Başkanı Rifat Nalbantoğlu’nun gerekirse istifa etmesi gerektiğini söyledim.
CHP’de Buca, 29 Mart yerel seçimlerinden sonra hep sorun oldu.
Yazıma konu olan son olay ise hem Nalbantoğlu hem de ilçe başkanlığına atanan Ali Rıza Kaya için “ayıplı” bir süreçti.
Buca CHP İlçe Yönetiminde, ilçe sekreteri, eğitim sekreteri ve sayman seçimi için yapılan toplantıda ne yaşandıysa onu yazdım.
İlçe Başkanı Ali Rıza Kaya bir açıklama gönderdi. Üstelik bunu sadece bana değil, İzmir’deki gazetecilerin tümüne e-posta yoluyla ulaştırdı.
Kaya nedense çok şaşırmış.
Şöyle diyor:
“29 Ekim 2009 tarihli köşe yazınızı okudum. CHP Buca İlçe yönetimi ile ilgili kısımlarını okurken şaşırdım ve üzüldüm. Şaşırdım; sizin gibi deneyimli bir gazeteci böylesine gerçek dışı bir yazıyı nasıl yazdı? Üzüldüm; Buca’da kongre sürecinde uyum ve bütünlüğü sağlamak konusunda kararlı olan ilçe yönetimimize haksızlık etmişsiniz. Ben size doğru bilgiyi vereyim” diye devam ediyor.
Sayın Ali Rıza Kaya, sanırım siz Buca’da değil, ay da falan yaşıyor olmalısınız
İlçe yönetiminizdeki son toplantı ile ilgili ne yazdıysam, eksiği vardır, fazlası yoktur. Hepsi satırı satırına doğrudur.
Siz, birlikte çalışacağınız ilçe sekreterliğine, arkadaşınız M. Ali Kara’yı seçtiremeyeceğinizi anlayınca, karar defterini alıp toplantıyı terk ettiniz mi etmediniz mi?
İl Başkanı Nalbantoğlu’nu arayıp, toplantıyı iptal etmek istediğinizi söylediniz mi söylemediniz mi?
Yönetim, sizin çekip gitmenizden sonra toplantıyı sürdürüp, 9’a 5 oyla, ilçe sekreterliğine Kemal Erözel’i, ilçe eğitim sekreterliğine Zafer Kaplansoy’u, ilçe saymanlığına da Adnan Alabalık’ı seçti mi, seçmedi mi?
Karar defteri sizde olduğu için, bu seçim sonuçları düz bir kağıda yazılıp, imzalandıktan sonra tutanak hale getirildi mi, getirilmedi mi?
Var mısınız yüzleşmeye!..
Var mısınız kendi ilçe yönetiminizin önünde hesaplaşmaya!..
Ben varım!.. Hem de istediğiniz saatte, istediğiniz yerde...
Hodri meydan!..