HER yiğidin bir yoğurt yiğişi vardır.
Her polis müdürünün de bir raconu...
İzmir’den İstanbul’a giden Hüseyin Çapkın, başarılı bir emniyet müdürüydü.
Hani tıkır-tıkır derler ya; İzmir’i önemli ölçüde suç odaklarından arındırdı, güvenli, yaşanılır, suçun ve suçlunun cezasız bırakılmadığı bir metropol haline getirdi.
Ankara’dan İzmir’e atanan Ercüment Yılmaz; İzmirli olduğu için adını Başkent’teyken de çok sık duyduğumuz bir polis müdürüydü.
Göreve başladığı günden bugüne 6 ay geçti.
Emniyet yönetiminde ekip büyük ölçüde değişti.
Bakıyorum yine herşey tıkır-tıkır...
* * *
Poliste başarının, ölçüsü rakamlardır.
Suç sayısı ne kadar düşerse, o emniyet müdürü için “başarılı”dır denir.
Poliste suçluların yakalanması da bir başarı kriteridir.
Ama en büyük başarı, suçun işlenmesini önlemektir.
Hüseyin Çapkın, rakamlarla bakıldığında “iyi ve güvenli” bir İzmir bıraktı.
Hırsızlık, kap-kaç, gasp ve yankesicilik, nufusu 3 milyon 750’i aşan İzmir için yok denecek kadar azalmıştı.
Ercüment Yılmaz döneminde aynı suçlar daha da minimize oldu.
Kapkaç, 2008’e göre son 11 aylık zaman diliminde yüzde 40 azaldı.
Oto hırsızlığında yüzde 29...
Ev ve işyerindeki hırsızlığında yüzde 16...
Yankesicilikte yüzde 36...
Gasp da yüzde 30 oranında azalma oldu...
Bir dönem İzmir’i sokağa çıkılamaz hale getiren günde 100-200 kişinin canını yakan kap-kaç olaylarında sayı, yıllık 120’e, yani aylık 10’a indi.
Sonuç: Demek ki, Ercüment Yılmaz, başarılı bir polis müdürü...
Bunu ben değil, rakamlar söylüyor...
* * *
Emniyet Müdürü Yılmaz’ın bir de İzmir’de, özellikle ilköğretim-ortaöğretim çağındaki çocuk ve öğrencilere yönelik başlattığı birbirinden ilginç sosyal projeleri var.
Ercüment Bey bunlara “Polisin Sosyal Sorumluluk Projeleri” diyor.
Yeni yılın ilk haftası içinde 60 bin öğrenci, trafik eğitimi alacak.
Hepsi, “Trafik andı” içip, ailelerinin, anne ve babalarının fahri-gönüllü trafik müfettişi olacaklar.
Üstelik de, “kimlik belgeli...”
Bugün her okulun bir özel sorumlu polis memuru, İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün “kardeş okulları” var.
Tek amaç şu:
Çocuğun ve çocuklarımızın geleceğini kurtarmak...
Gençlerimizi, uyuşturucu ve suç çetelerinin eline düşüp “suç aleti” haline dönüştürülmesini önlemek ve geleceklerini etkilecek olası bir olumsuzluktan korumak.
Bu da rakamların başarılı kıldığı İzmir Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz’ı, bana göre daha da başarılı kılan bir yönü.
* * *
İddialı...
“İzmir’de anneler-babalar rahat olsunlar” diyor.
Üstelik de, “İzmir’de tek bir okulda, ne içeride ne de dışarıda tek bir öğrenci dahi uyuşturucu tuzağına düşmeyecek” diyecek kadar iddialı...
Suç işlendikten sonra polisin asli görevi, suçluyu yakalamak, kaçanı bulmak ve adalete teslim etmek.
Ercüment Bey, bir adım ötesine geçerek; suçun oluşmaması için birşeyler yapmaya çalışıyor ve bunun yolunun da eğitimden geçtiğine inanıyor.
Ve bunun içinde 24 saat proje üretip çalışıyor...
Sanırım en doğru olanı da galiba bu...