SİZE de hiç olur mu?
“Bugün ne yazsam?” diye oturdum masaya, o kadar gergin, o kadar sıkıntı bastı ki, ne yapacağımı şaşırdım.
“Yazma istersen” diye geçirdim içimden.
Bizim Yazı İşleri Müdürü Çağlayan Bilgen ve Görsel Yönetmenimiz Murat Gülşen; “Olmaz abi” diye dikildiler karşıma.
Olmaz da kardeşim; ne elim gidiyor ne de kafamı toplayabiliyorum desem de, Nuh dedirttim ama Peygamber dedirtemedim.
Sonunda uzlaştık ama tek taraflı.
Çünkü onların dediği oldu...
* * *
Bir kaç arkadaşımla paylaştım.
Onlar da benim gibi “Ajdavari” gerginlikteydiler.
Neden?
İçlerinden biri ay tutulmasındandır, dedi.
Ay tutulması mı?
Öyle olurmuş.
Üstelik bu defaki, tam dört asır sonra, 456 yılda bir olanıymış.
21 Aralık’ta yani önceki gün gerçekleşmiş.
Türkiye saatiyle 10.13’te ama, gündüz saati olduğu için ülkemizden izlenememiş.
Ve daha da önemlisi; tutulmanın dünya üzerinde genel olarak özellikle izlenebilen ülkelerinde, Uranüs-Jüpiter kavuşumuna Pluto-Güneş-Merkür-Mars kavuşumlarının gerilimli açı yapması ve Ay’ın bu gerilimi tetiklemesi sonucu, gezegenlerin bulundukları burçlar da dikkate alınarak deprem, volkanik patlamalar gibi yeraltı hareketlerini tetiklemesi olasılığı yüksekmiş.
Bitmedi:
Denize kıyısı olan ve tutulmanın izlendiği ülkelerde, deprem ve tsunami beklenmeliymiş.
Yine bazı ülkelerde illegal şiddet hareketleri görülebilirmiş. Patlamalı terör saldırıları gibi.
Gelelim insanoğlundaki etkilerine ve yansımalarına...
Ruhsal anlamda birtakım inanç gerilimleri yaşanabilir, hızlı sezgi ve algı açılımları sonucu, inanç sorgulamalarının da yaşanması olasıymış.
Toplum üzerinde etkili ve güçlü insanlarda beklenmeyen saldırı veya bazı gizli bilgilerinin açığa çıkması olasılığı yüksekmiş. Efendim, Merkür’ün de bu dönemde geri gidiyor olması, iletişim teknolojileri kullanılarak yapılan saldırıların artabileceğinin, iletişim araçlarında sıkıntılar yaşanabileceğinin, trafik kazalarına karışılabilineceğinin, kişilerin sağlıklarıyla ilgili sorunlar yaşayabileceklerinin işaretiymiş, kısacası çok dikkatli olunması gerekiyormuş.
Özellikle de kavga edilmemeliymiş...
* * *
Görüyor musunuz? Bir canım sıkılıyor dedim; neleri öğrendim.
Bir uyarı daha:
Tutulmalar, olduğu anda hemen etkisini göstermezmiş.
Tutulma süreci, insanoğlunu ve olayları en az altı ay etkilermiş.
Buyrun bakalım...
Bir değil, beş değil, tam altı ay...
Bu kadar gergin ortama, bu kadar uzun süre nasıl dayanılır ki?
Başka yolu yok; Da-ya-na-cak-mı-şız!...
GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VE YORUMLARINIZLA YER ALIN
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024