FARKINDA olmamanız mümkün değil.
Tabi et yiyor ya da kasap ve marketten et alabiliyorsanız?
Alabiliyorsanız diyorum, çünkü et artık “altın” oldu...
Ve bugün gelinen noktada, ne asgari ücretlinin ne de bir emekli ailenin et satın alma ve yeme şansı kalmadı.
Orta gelir grubu içinse “ehhhhhhhh” ya da “belki ayda bir kez” demek yanlış olmaz.
Kemiksiz etin kilosu kasapta ve markette 30-32 liraya, özel et ürünleri; biftek-bonfile-pirzola gibi 34-36 liraya dayandı.
Kimse farkında değil ama et fiyatlarında bir “felakete” doğru gidiyoruz.
Bunun nedeni, iktidarın yıllar boyu hayvancılık sektörünü hiçe sayması.
Gerekli ve yeterli önlemleri almaması.
Damızlık yetiştiriciliğine teşvik vermemesi.
Ne oldu?
Hayvanını besleyemeyecek hale gelen yetiştirici, köylü, gitti ineğini kesti sattı.
Kes-sat, kes-sat; sonu nereye varır?
İşte bugünkü noktaya..
Sürü yok, nüfus çok, fiyatlar sürekli tırmanıyor.
İyimser bir öngörü; Kurban Bayramı sonrası 2010’un ilk altı aylık diliminde kasap ve marketlerde etin kilo satış fiyatını 50 lira olarak görürseniz hiç şaşırmayın.
Ya da şimdiden kendinizi bu fiyatlara alıştırın!..
* * *
İzmir Kasaplar Odası Başkanı Aydın Mestanlı da şaşkın.
“Daha 11 ay önce Kurban Bayramı’nda koyun canlı fiyatı 4 -6 liraydı. Bugün kilosu 9 liraya üstelik de peşin fiyata, yani mal gelmeden parasını yatırma koşuluyla hayvan bulamıyoruz. Bu nedenle canlı koyun fiyatı 10-12 liraya çıktı” diyor.
Peki kesilmiş, işlenmemiş et fiyatı ne oldu?
Mestanlı’nın yanıtı şöyle:
“Halen kilosu 18 liraya kesilmiş, yüzülmüş ama işlenmemiş, kemikli et bulmakta zorlanıyoruz. Sanıyorum ay başından itibaren bu fiyat 20 liraya çıkar.
Bu fiyata işlenmemiş et alan kasap bunu kaça satacak ki?
Zaten yüzde 20 kemik firesi var. Yüzde 20 kar koysa, fiyat 28 lirayı buluyor.
Bu fiyattan eti kim satın alacak ki?”
Kasaplar Odası Başkanı haklı.
Kilosu 28-30 liradan eti, bu ülkede kaç kişi satın alabilecek ekonomik güce sahip ki?
* * *
Hiç bugüne kadar bir kasaba girip de bana “dananın kuyruğundan yarım kilo et verir misiniz” dediğiniz oldu mu?
Ben bu yaşımdayım, daha şimdiye kadar “dananın kuyruğunda yüzde 70’i kemikli bir et olduğu ve yendiğini bilmiyordum.
Ama Karşıyaka Cumhuriyet Mahallesi’nde yaşayan bir okurum, dün feryat-figan içinde, “Hamdi Bey bu hükümet bize dananın kuyruğunu bile çok gördü” diye başlayıp, saydı-döktü(!)
Neden? diye sordum.
Meğer, dananın kuyruğu, üzerindeki deri soyulup, düne kadar kilosu 6 liradan satılıyormuş. Ve yine dar gelirli onlarca aile, bunu kasaplardan satın alıyorlarmış.
Okurum isyanı, “dananın kuyruğuna” da zam yapılmasıydı. Kilosu 7.5 lira olmuş.
Kasaplar Odası Başkanı Mestanlı’ya sordum.
Doğruymuş...
Kasaplar dananın kuyruğunu, mahallenin fakirine-fukarasına satarlarmış.
Mestanlı, “Dananın kuyruğu yüzde 80’i kemikli bir ettir. Yemeklerin içine konur. Eti azdır ama hiç olmazsa yemeğe et lezzeti verir” dedi.
Anlayacağınız halkımız artık et yemekten falan vazgeçip, et kokusu ve lezzetini verecek “kuyruğa” muhtaç duruma düştü.
Ne diyelim ki; bizi bu duruma, “dananın kuyruğuna” muhtaç hale getirenler utansın!..