Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“SİYASETÇİLERİ genel olarak iki kategoriye ayırırım” diyor.
Söyleyen de yine eski bir bir siyasetçi: İzmirli eski Sağlık Bakanı Rifat Serdaroğlu.
Serdaroğlu’nun kategorilendirdiği siyasetçi tanımlarına bayıldım.
Bir; Oturduğu koltuğa şeref veren siyasetçiler...
İki; Oturduğu koltuktan şeref alan siyasetçiler...
Ekliyor:
Eğer siyasette geldiğiniz yere kendi çabanızla, “tırnaklarınızla, kazıyarak” ulaştıysanız, daha güvenli siyaset yapabilirsiniz.
Göreviniz gereği yapmanız gerekenleri doğru, dürüst ve hızlı olarak yerine getirebilirsiniz.
Görev süreniz bitip, oturduğunuz koltuktan kalkınca “şeref” de sizinle beraber gelir.
Aradan yıllar geçse de itibarlı, onurlu ve saygı duyularak yaşarsınız.
Eğer siyasette geldiğiniz yere “paraşüt” ile yani torpille ulaştıysanız, hep emir almak, size söylenileni, doğruluğuna inanmasanız bile anında yerine getirmek zorunda kalırsınız.
Ve sizi koltuğa oturtan, koltuktan kaldırdığında yani görevden aldığında, “şeref” o koltukta kalır, siz kamuoyunun önünde komik ve aciz bir durumda kalırsınız.
* * *
CHP, İzmir’de uzun süredir böyle bir “siyasi kategori” sıkıntısı yaşıyor.
Yerel seçimler sonrası partide yaşananlar, yapılan atama ve görevden almalar, “Bremen Mızıkacıları” gibi her kafadan çıkan sesler, yakınmalar, sıkıntıyı azaltmak, sorunları çözmek yerine daha da içinden çıkılmaz hale getirdi.
Son gelişme; Konak İlçe Başkanı Aytekin Tunus görevden alındı.
Üstelik de CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın İzmir’e gelişinden bir gün önce...
Bu ilçe başkanı ve yönetim kuruluna İl Başkanı Rifat Nalbantoğlu görev vermemiş miydi?
Atarken iyi de, gönderirken bu “sessizlik!”, “suskunluk” niye?
Buca’da da benzeri yaşanmıştı.
İl Başkanı, Buca ilçeyi görevden aldı, atamalar yaptı. Ama Genel Merkez “dur” dedi.
Duruldu; atananlar gönderildi, yerine yeni ve yeniden yönetim kurulu oluşturuldu.
Bitmedi...
Çiğli CHP ilçe yönetimi İl Başkanı Rifat Nalbantoğlu tarafından görevden alındı, yerine “kayyum” atandı.
Çiğli’de parti kayyumları aylardır göreve başlayamıyor. Çünkü; görevden alınan yönetim ilçeyi kayyuma teslim etmiyor.
İl ne yapıyor? Seyrediyor!...
Güzelbahçe ilçe yönetimi, istifaya zorlanıp düşürüldü.
Ne hikmetse, Güzelbahçe’de ilçe başkanlığı yapacak tek bir CHP’li bulunamamış olmalı ki, Narlıdere’den atama yapıldı.
Parti, Karşıyaka’da sıkıntılı.
Bornova, Bayraklı’da huzursuz.
CHP’de herkes, sıranın ne zaman kendilerine geleceği endişesiyle yatıp kalkıyor.
* * *
Böyle siyaset yapılmaz...
Bir parti böyle yönetilemez.
Başarılı olunamaz...
Oysa İzmir, CHP’nin Türkiye’de en yüksek oyu aldığı tek Mega Büyükşehir.
Kan kaybı sürer, partinin üzerinden bir türlü silemediği “kavgacı” imaj sonlandırılmazsa, CHP, ilk genel seçimlerde İzmir’i kaybedebilir.
Ünlü bir fıkra vardır.
Nasrettin Hoca, su testisini eline verdikten sonra kızının kulağını can acıtacak şekilde çekmiş.
Mahalleli Hoca’ya kızmış.
“Neden?” diye sormuş.
Hoca yanıtlamış:
Su testisini kırdıktan sonra kulak çekmişim neye yarar. Önemli olan testiyi kırmadan çekeceksin ki, dikkat etsin, önlemini alsın...
Siz CHP İzmir İl Başkanı ve yönetimini, Serdaroğlu’nun “siyaset kategorisi”nde hangi sıraya koyarsınız, ya da koyacaksınız bilemem.
Bildiğim şu: İzmir CHP’de “testi” kırılmadan “kulak çekmenin” vakti geldi. Hatta geçti bile...