Sözün bittiği bir gündeyiz...
Kanım donmuş durumdayım.
Ne yazacağımı, ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
Bildiğim tek şey; bu ülkede artık şaşırtıcı, baş döndürücü işlerin yaşandığıdır.
Çok değil, daha beş ay öncesi, “ateşkes” yaşanan bir ülkede, ne oldu da, bir süredir mayınlar bombalar patlamaya başladı?
Silahlar kan kusmaya, bölücü eşkıya kent merkezi, halı saha, düğün salonu fark etmeden saldırıya geçti.
Dün 24 vatan evladımızı...
Bir gün önce 5 polisimizi...
Yine aynı gün aynı yerde biri çocuk 3 sivil, kalleşçe saldırıya uğrayarak şehit düştü.
Tespitim şudur:
Sanırım, barışın diliyle konuşulma süreci sona erdi gibi...
* * *
Hakkâri, Çukurca’da yaşananlar ve sonuçları, bir savaş bilançosu gibi.
Bu işe artık akıl erdiremiyorum.
Ve haklı olarak şunu sorma ihtiyacını duyuyorum;
Hani artık analar ağlamayacaktı?
Açılımla hani her şey güzel olacaktı?
Ne oldu?
Neden olmadı?
Cumhurbaşkanımız birkaç gün önce oradaydı.
Şehit düşen askerlerimizle karavanaya kaşık salladı, kuru fasulye- pilav yedi.
Dosta düşmana, “Devlet Çukurca’da” mesajı verdi.
Vatani görevlerini bu bölgede yapan Mehmetçiklerin ana-babalarına “Merak etmeyin bakın ben de buralardayım” diye, yüreklerine su serpti.
Ne yazık ki bu “güven” süreci dört gün sürebildi.
* * *
Bence ülke olarak “Kürt Sorunu” ile bölücü eşkıya PKK terörünü ayırmamızın vakti geldi diye düşünüyorum.
Hiç bir hak, hiçbir zaman bir insan hayatından daha önemli değildir.
Olamaz da...
Bu ihanet çetesini savununlara ve sürekli olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni papağan gibi sürekli “ateşkes...”, “ateşkes...” diye eşkıya ile bir tutmaya çalışanlara da bir çift sözüm var.
Hiç bir devlet, hiçbir zaman bir avuç çapulcu eşkıya ile pazarlık masasına oturmaz.
Ve herkes çok iyi bilmeli ki, Türk askerinin bileğini hiçbir güç bükemez.
Yeter ki, haince tuzaklarla, ihanetle arkadan vurmaya kalkışılmasın.
Türk halkı nice badireler atlatmış bir millettir.
İhanetler yaşamış, görmüş, ama hepsinin üstesinden gelmiştir.
PKK’ya da dersini verecektir.
Bugün yapmamız gereken soğukkanlı olmak, ülkeyi Türk-Kürt diye kamplara ayırarak bir iç savaş çıkartmaya çalışanların oyununa gelmemektir.
Ama tepkisiz kalmak da bizlere yakışmaz.
Bunu şiddetle değil, hepimiz balkonlarımıza Türk Bayrağı asarak vermeliyiz.
Çünkü bize yakışan budur.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024