TÜNELLERE inmedim.
Sabah Saray’daki brifingi izledim.
Sunumu yapan daire başkanı hanımefendi, o kadar isteksizce bilgi verdi ki; “aman” diye geçirdim içimden.
İşin başındaki kişi böyle cılız, heyecansız, iddiasız konuşursa, “Vay bu metronun haline” demekten alıkoyamadım kendimi.
Toplantı çok kalabalıktı...
İzmir’de bu kadar meslektaşımın olduğunu bilmiyordum, Kocaoğlu sayesinde öğrendim.
Başkan’la ve bir bölüm gazeteciyle Konak’ta vedalaştık (!)
Onlar tünellere gitti, ben gazeteye döndüm.
* * *
İptaller... Bitti-bitmedi derken, yerin altında Üçyol-Üçkuyular arasında önemli işler yapılmış.
Suç kimde ya da niçin tamamlayamadı bilmiyorum, ama Bozoğlu, sorunlu metroyu neredeyse yarılamış.
İzmir’in önünde şimdi 45 kritik gün var.
Riskli ve çökme tehlikesi bulunan alanlar, bu sürede betonlanarak sağlamlaştırılacak.
Sonra da Kamu İhale Kurumu’nun iptal kararına karşı açılan davanın sonuçları beklenecek.
Hukuki süreçte Büyükşehir haklı çıkarsa, ihaleyi kazanan yüklenici firma tünellere girerek, birinci kısım ikmal işi ile İzmirspor ve Hatay istasyonlarının yapımına başlayacak.
* * *
Fen İşleri’ne geçici statüde işe alınan işçiler belli ki çok kalifiye.
Bu işi çok iyi biliyorlar.
Çalışma görüntülerini izledim; metro ve tünel yapım deneyimleri var.
Üstelik 7X24 çalışma programı uyguluyorlar.
Sizce kim bu işçiler?
Açıklanmasa da, sanki KİK’in iptal ettiği ihaleyi kazanan şirketin çalışanları gibime geliyor.
Kocaoğlu çok iyi akıl etmiş.
Öztaş’ın kurduğu hazır ekipleri, geçici statüsünde işe alıp, çökme riskini ortadan kaldırmak için çalıştırmaya başlamış.
Çalışan memnun, çalıştıran memnun...
* * *
Çaresizliği kabullenmemek en büyük çaredir.
Kocaoğlu’nu metro konusunda ilk kez bu kadar yürekli, cesur ve kararlı görüyorum.
Keşke, üç-beş yıl önce de metroda yaşanan sıkıntı ve krizlerde böyle olabilseydi.
Geçmişle yaşanır, geçmiş sorgulanmaya başlanılırsa, geleceğe bakmak zorlaşırmış.
Bu nedenle metro konusunda Kocaoğlu hep önüne bakmak, kararlı, yürekli ve cesaretle sorunların üzerine gitmek zorunda.
Belli ki, kendisini bu güne kadar metro konusunda yanlış yönlendiren ve bilgilendiren bu nedenle de başını derde sokan bir bayan bürokratı (!) dışlamış.
Onu en azından şimdilik metro konusunda, “Sen git doğru-dürüst kendi işini yap” diye etkisizleştirmiş.
Bu nedenle doğruları ve yapılması gerekenleri çok daha net görüyor.
Söylenecek tek söz var:
Yürü be Başkan...
Kimse tutamasın seni...
Bitir artık şu metroyu...
Sustur hepimizi...