Aziz Kocaoğlu için ikinci şok deseniz; değil...
Benim için de öyle...
İzmirliler için de öyle...
Büyükşehir’e ilk polis operasyonunun yapıldığı Mayıs’tan sonra; bunun arkasının geleceği zaten herkesin dilindeydi.
Bekleniyordu.
* * *
Yapılan yanlıştır...
Ya da başka bir deyimle; inandırıcılığı kalmamıştır.
Savcı Bey, bugün kalkıp Aziz Kocaoğlu’nu gözaltına alıp, ardından sevk edildiği mahkemede Başkan tutuklansa da fark etmez...
Çünkü, ortada yapılan ya da yapılmış olan bir “yolsuzluk”, “zimmet”, “menfaat”, “rüşvet”, “alınan avanta”, “dalavere” yoktur.
İddianame elimizde değil.
Buna rağmen parçaları birleştirip bir değerlendirme yapıldığında; Büyükşehir’deki bazı ihalelerde “yolsuzluk” değil, ihalenin yapılış biçiminden kaynaklanan “kamu zararı” iddiaları söz konusudur.
Hiçbir kamu kuruluşu ya da yerel yönetimlerde, Sayıştay denetçileri tarafından hazırlanan raporlara dayandırılarak, görevli memur, müdür, genel müdür, genel sekreter yardımcısı, genel sekreter hakkında Özel Yetkili Savcı tarafından polis operasyonu düzenlenemez.
Sayıştay denetçilerinin raporları üzerine açılacak davalarda, bir kamu zararı söz konusu ise ve bu mahkeme kararı ile kesinleşmedikçe, o kişi hakkında özgürlüğünü kısatlayıcı karar alınamaz.
Zimmet çıkarılamaz.
Bugün Büyükşehir Belediyesi’nde yapılan, bir nevi “yargısız infaz”dır.
Yargısız İnfaz’ın hukukta yeri yoktur.
Kişiyi yargılamadan, suçun işlendiğini sabitleştirilmeden ceza kesmek, onu cezalandırılmaya kalkışmak, artık Patagonya’da bile olmayan bir yöntemdir.
* * *
O müdür, bu müdür, o onun akrabası, o CHP’li, bu AK Partili, o kuyumcu, bu organizatör; bunlar ayrıntı.
Burada niyet ve duruş önemlidir.
Başkan Aziz Kocaoğlu ile telefonda görüştüm.
“Ne yapacaksınız?” diye sordum.
Yanıtı şu oldu:
“Yapacağım ilk şey, İzmir’e iner inmez, savcıya gidip, ‘Bu arkadaşlarımın başı benim. Benim verdiğim talimatlarla görev yapıyorlar. İşte ayağınıza, makamınıza kadar geldim. Elinizin altındayım. Beni de tutuklayın... Verilmeyecek hesabım yok. Ama cezam varsa çekerim, yoksa arkadaşlarımı bırakın...”
* * *
Mantıklı...
Aziz Bey bunu, iki hafta önce bir cumartesi günü de seslendirmişti.
“Yeter artık kardeşim” diye başlayıp, İçişleri ve Adalet bakanlarına, “Suçum varsa hapse atın, yoksa yakamı bırakın. Bıktım usandım. İşte buradayım, gelin alın” diye çağrı yapmıştı.
Doğru olan da bu.
Savcılık emriyle polis, Büyükşehir ve bağlı şirketlerde herkesi gözaltına alıyorsa, niye Kocaoğlu dışarıda?
Çünkü, polis ve savcılığın bunca iddia arasında, Büyükşehir’in başı olan Aziz Bey’in ifadesine dahi başvurma gereği duymaması sizce de ilginç değil mi?
Neden?
İzmir, önümüzdeki günlerde ciddi gelişmelere gebe...
İzlemeye devam edeceğiz...
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024