Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Büyükşehir’deki ikinci dalga operasyonun gidişatı o yönde;
Özel Yetkili Savcı, her an polisten Aziz Kocaoğlu’nun, emniyete davet edilerek “ifade”sinin alınmasını isteyebilir.
Çünkü;
Operasyonun bu seferki kapsama alanı, ESHOT ve belediye şirketleri.
En yumuşak karın da ESHOT...
Halen eski ve yeni genel müdürlerin yanı sıra encümende görev yapan CHP’li üç Belediye Meclis üyesi gözaltında.
ESHOT bu işe nasıl bulaştırıldı?
Bir; Sayıştay müfettişlerinin raporları.
İki; Mayıs’taki 17 kişinin tutuklanarak cezaevine konduğu operasyonda, gözaltına alınan bazı üst düzey bürokratların verdikleri bilgiler.
Nitekim Mayıs’tan sonraki süreçte ESHOT için savcılıkça 19 bilirkişi tayin edilmiş, bunlar da inceledikleri 85 ihale dosyasının 40’ı hakkında “olumsuz rapor” vermişler. Bu dosyalar operasyon savcsının masasında.
* * *
ESHOT ile ilgili bir de madalyonun diğer yüzü var.
İçişleri Bakanlığı, bilirkişilerin hazırladığı 40 olumsuz rapordan biri olan İzmir’deki durak ihalesiyle ilgili soruşturma açmıştı.
Bakan İdris Naim Şahin bu ihale dosyasıyla ilgili dava açılması izni verdi.
Ancak Kocaoğlu bakanlığın bu kararına Danıştay nezdinde itiraz etti.
Danıştay da geçen hafta Başkan Kocaoğlu ve İçişleri Bakanlığı’nca yargılanmaları istenen 11 kişi hakkındaki alınan kararı, usul yönünden bozdu.
Ve bugün şu tartışılıyor:
Birkaç gün önce verilen Danıştay kararına rağmen, İzmir Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı’nın kendi tayin ettiği bilirkişi raporu üzerinden gözaltı kararları alması, Danıştay kararını “yok hükmünde” sayması doğru mu?
Hukuka, usule uygun mu?
* * *
İkinci Dalga Operasyonu’nun Kocaoğlu’na kadar dayandırılacağı sinyallerini veren başka bir ayrıntı da savcının ihale dosyasının altında imzası bulunan ve gözaltılara temel teşkil eden bilirkişi raporunda “Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da sorumludur” ifadesinin yazıyor olması.
Bu nedenle savcının Kocaoğlu’na her an bir ifade daveti çıkarabileceği belirtiliyor.
* * *
Operasyonun kent siyasetindeki etkisine gelince...
Herkes, bir insanın özgürlüğünün kısıtlanmasının getirisi ne olursa olsun, hiç bir değeri olmayacağını savunsa da;
İzmir’de sürekli kan kaybeden CHP ve Başkanlar için bu olay, “can simidi” olacaktır. Tabii ki CHP ve yerel yönetimler bu süreci iyi yönetebilirlerse...
İzmirliler’in tek kabullenemedikleri; haksızlığa uğradığına inandıkları kişi ya da kişilerle inandırıcılığı tartışılan olaylarda uygulanan dayatmacılıktır.
Doğrudan tepki verir.
Mağdur durumda olanın yanında yer alır. Bu olayda da böyle olacaktır.