YETMİŞ bir yıl ne de çabuk geçmiş.
Hoş bunun 57 yılında var olsam da, neredeyse tam 50 yıldır her 10 Kasım’da Dokuzu Beş Geçe, nerede olursam olayım, bir asker gibi; dimdik ama başım saygıyla öne eğik, kollarım yanlarda sıkı sıkıya vücuduma yapışmış; saygı duruşumu yaparım.
Hiç aksatmadım...
Aksatmayacağım...
Elim ayağım tuttuğu sürece ve son nefesimi verinceye dek, her 10 Kasım Dokuzu Beş Geçe, seni anmaya devam edeceğim...
* * *
Bu ülkede aynen benim gibi düşünen milyonlarca insan var.
Ama, hepsinden önemlisi yine milyonlarca genç var.
Liseli gençlerin, yazdıkları ve 10 Kasım nedeniyle yayınladıkları “Atatürk’e Mektup”, beni hem duygulandırdı, hem de çok etkiledi.
Bu mektubu, bu günün anısına sizlerle paşlaşmak istiyorum:
“Seninle ilk ne zaman tanıştım, hatırlamıyorum.
Ama yüzün hep tanıdık. Gözlerim ise bakışlarına alışık.
İlkokul birinci sınıftaydım ilk karşına çıktığımda.
Büyük bir heyecanla seslendim; saat dokuzu beş geçe, Atam Dolmabahçe’de...
Yıllar geçti daha iyi anladım, hem vardın, hem yoktun.
Vardın, kalbimde.
Vardın, okulumda, bahçemde.
Vardın, yürüdüğüm törenlerde, göndere çekilen Ay-Yıldızın içinde.
Aslında yoktun, o yüzden vardı bu törenler ve geçitler.
Fakat şimdi varsın; fikirlerimde.
Yıllar geçtikçe, nedenini düşünerek, bilerek çıktım huzuruna.
Artık her Anıtkabir’e çıkışımda derin bir muhasebe yapıyorum.
Benim için her 10 Kasım bir muhasebe ve karar günü oluyor.
Sen aramızdan ayrılalı 71 yıl oldu, ama biz her yıl seni daha iyi anlıyor, anladıkça çözümü sende buluyoruz.
Huzuruna gelirken çıktığım her bir basamakta senin devrimlerini düşünüyorum.
Güzel Türkiye’mizi yönetenlerin siyasetlerini gördükçe, Cumhuriyet’i neden bize emanet ettiğini şimdi daha iyi anlıyorum.
Sakın şikâyet ettiğimizi ya da başımızı öne eğip seni beklediğimizi düşünme.
Çünkü sen böyle yapmadın.
Ülkemizdeki iktidarlar aynı 1919’lardaki gibi yabancı devletlerden aldıkları talimatlarla Türkiye’nin parçalanmasına hizmet eden politikalar izliyorlar.
Batı dünyası yoksul halkımızı tarikatlara, cemaatlere, etnik ayrımcılığa sürüklüyor.
Senin duvardaki resmine dahi tahammül edemiyor.
Hazırladıkları “AB İlerleme Raporları”nda senden vazgeçmemizi söylüyorlar.
Türkiye’yi savunanlar hapislere atılırken, terör örgütü mensupları silahlarıyla gelip, serbest bırakılıyor.
Ülkemiz giderek kan kaybediyor.
Büyük Atatürk, geleceğin sahipleri olarak sorumluluklarımızın farkındayız ve umutluyuz.
Bizler senin yolunda kararlılıkla yürümeye söz veriyoruz.
Bu durum karşısında görevimiz gençliği birleştirmektir.
Kurduğun Cumhuriyet’i yaşatacak, Türkiye’mizin bağımsızlığını kazanacak, vatanımıza ve milletimize bütünlük getireceğiz. Kendimize ve milletimize güveniyoruz. Çünkü bizler geleceğin Mustafa Kemal’leriyiz!”