ABD’de ne kadar think-tank, ne kadar sözde bağımsız araştırma kurumu varsa, belki bir ya da iki kişi hariç, hepsinin sözümona uzmanları, söz birliği etmişçesine Türkiye-DAEŞ ilişkisine dair yalan üstüne yalan haber ve yanlış yorum yayıyor. Bunların bir kısmını bu sütunlarda ismen zikrettik. Belki utanırlar ve vicdanlarının sesini dinlerler diye, içlerinde yakın zamana kadar Türk hükümetinin veya Türkiye kaynaklı vakıfların bordrosunda bulunanların da adlarını verdik.
Ama hiçbir faydası olmuyor. İşi o kadar yalan haber üretmeye kadar götürdüler ki PKK/PYD’nin, yeni adıyla SDG’nin basın açıklamalarında “bilgileri” okuyucularına ve raporlarını sattıkları üniversite ve kamu kurumlarına aynen aktaranları oldu. “SDG’nin açıklamasına göre” imiş... DAEŞ’in 9’uncu ve sonuncu kez öldürülmüş olan lideri Ebubekir el Bağdadi’nin öldürülmesinde Türkiye’nin iş birliği yokmuş... Hatta ABD makamları bu operasyonu -sızdırmasınlar diye- Türk tarafına bildirmemiş-miş...
Bunlar sadece sosyal medya trollerinin balonu olarak kalsa yine bir derece! Adının önüne Washington bilmem ne enstitüsü Ortadoğu uzmanı diye sıfatlar yapıştıranlar, bilmem hangi üniversitede uluslararası ilişkiler alanında öğretim üyesi olarak çalıştığını ilan edenlerin bu gibi “açıklamaları” nakletmesi, Türkiye’ye değil, bu kişilerin raporlarını okuyarak ülkelerinin siyasetine yön verecek kişilere zarar veriyor.
YPG’nin kendisi aranan bir terörist olan ve DAEŞ lideriyle aynı kaderi paylaşması an meselesi sayılması gereken sözde başkanı Şahin Cilo (General Mazlum adıyla da biliniyor) için uydurulan bütün bu kahramanlık masalları, BAE ve Suudi Arabistan sermayesiyle dönen sosyal medya çarklarında genişleyerek devam ediyor.
Peki, bu organize eylemin amacı ne olabilir?
YPG ve SDG kisvesi altındaki PKK teröristleri, Barış Pınarı Harekâtı sırasında Başkan Trump’ın ani ve bakanlıklara danışmadan verdiği ABD askerlerini geri çekme kararını savunurken, PKK’nın DAEŞ’ten de kötü bir terör örgütü olduğunu söylediğini hatırlıyor olmalılar. ABD’nin ömür boyu YPG’ye bakma sözü vermediğine ilişkin açıklamaları da herkesin hatırındadır. YPG, bu açıklamaların karşılığını, DAEŞ cezaevlerinin kapılarını açarak ve ayrılan ABD konvoylarını taşlayarak göstermişti. Trump’ın bu açıklamaları ve genel tutumu ABD’nin İsrail’in güvenliği için PKK’ya Suriye’de otonom bölge (ve hatta bağımsız devlet) stratejisinden vazgeçtiği şeklinde yorumlandı. Trump’ın kendisi tam görevden azil soruşturmasına uğrayacağı sırada, kendi partililerinin İsrail aleyhtarı bir tutumun siyasal zararlarını öne sürerek tümden geri çekilme kararından vazgeçmesini sağlamaları, PKK/PYD/YPG’ye yeniden ihtiyaç hasıl olmasını sağladı.
Demek ki bir terör örgütünü işi bitince silkeleyip çöpe atmak, ama bunun biraz zamansız olduğunu anlayınca çöpten çıkartmak, orasını burasını silkeleyip, “Ay pardon!” demek böyle oluyormuş!
Ve bu sefilleri, masum Suriye Kürtlerinin temsilcisi sanmak! Asıl acı olanı da bu olsa gerek...