Avrupa ülkeleri arasında “Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi” var. Türkiye, kendisi gibi bu anlaşmaya taraf olan Çek Cumhuriyeti’nden Türkiye’de mahkeme tarafından aranan bir sanık olan Suriye Demokratik Birlik Partisi (PYD) eski eş başkanı Salih Müslim’in iadesini istemiş ve Müslim, Çek polisi tarafından gözaltına alınmıştı.
Ancak Prag’da bir mahkeme, önceki gün, Türkiye’den gönderilen iade talep belgelerini inceledikten sonra Salih Müslim’i tutuklamadı; serbest bıraktı. Bu vesileyle ortaya çıktı ki Türkiye’de terör suçlusu olarak yıllardır aranmakta olan Salih Müslim’in Finlandiya’da oturma izni vardır ve Çek mahkemesi gerekli görseydi, sanığı Türkiye’ye iade etmek yerine, Finlandiya makamlarına da teslim edebilirdi. Ancak Çek yargıç ne onu ne de ötekini yaptı ve Salih Müslim’i Prag sokaklarına salıverdi.
Evet, Türkiye ile Çek Cumhuriyeti arasında karşılıklı suçluların iadesi anlaşması yok. Ama hem Türkiye hem de Çek Cumhuriyeti, daha önce bu çok taraflı anlaşmaya dayanarak hem birbirlerine hem de başka ülkelere çok sayıda sanık iade ettiler. Yani bu bir ilk olmayacaktı.
Avrupa ülkelerinin PYD’yi PKK’nın uzantısı veya kendi başına bir terör örgütü saymadıklarını biliyoruz. Sadece bu değil; ABD bu örgütün kurduğu, gerçekte PKK’nın Türkiye’de kurmak isteyip de bir türlü beceremediği bir terör idaresi olan kanton adını verdikleri idarelerin sağladığı kimlik kartlarını, belgeleri ve yazdığı yazıları geçerli sayarak PYD’ye siyasal tanıma da sağlamış bulunuyor. Dikkatli incelense, birçok Avrupa ülkesinin de bu yapılanmayı meşru gördüğü anlaşılacaktır. Salih Müslim’in hangi ülkenin pasaportuyla Avrupa’da dolaştığını incelemek bile yeter!
Prag polisinin Salih Müslim’i mahkemeye çıkartmadan önce iki gün gözaltında tutması ve bu arada Çek makamlarının Türkiye’nin iade talebine dair belgeleri tamamlayarak göndermesini kabul etmesi, bu teröristin iade edileceğine dair, ülkede bir beklenti oluşturmuştu. Ne var ki mahkemelerin aradığı bir kişinin ele geçirildiği bir Avrupa ülkesi tarafından mutlaka ama mutlaka iade edilmesi gerektiğine ilişkin ülkeden ne ana muhalefet partisinden ne de PKK/PYD teröründen zarar görenleri temsil eden STK’lardan güçlü bir ses yükselmedi.
Gazetelerde yer alan haberlerden kısmen anlaşıldığına göre, Çek polisi, ülkelerine elini kolunu sallaya sallaya girip çıkan bu teröristi yakalamaya teşebbüs bile etmemiş; bırakın yakalamayı, ülkede konferanslar verip basın açıklamaları düzenlemesine de seyirci kalmıştı. Türkiye’den giden bazı istihbarat görevlileri bu sanığın bulunduğu yeri bildirmemiş olsaydı, Salih Müslim, Çek Cumhuriyeti’nde konuk eski devlet başkanı muamelesi görmeye
devam edecekti.
Avrupa’ya genelleyebileceğimiz bu tutum Türkiye’nin ekonomisine, güvenliğine, birliğine, dirliğine zarar vermiyor. Salih Müslim’ler sonunda hak ettikleri cezaya kavuşuyorlar.
Türk halkı, Çek’iyle çekmeyeniyle Avrupa’yı bir kenara yazıyor.
