Putin’in Ukrayna’nın beşti birini Rusya’ya bağlama girişimini “Çarlık Rusyası hülyasının peşinde!” şeklinde değerlendirmek çok ama çok sıradan bir yorum olurdu. Bazı bölümlerini değil ama tümünün çevirisini okuduğunuz zaman, Putin’in ilk kez, 23 yıldır sürdürdüğü, partiler-üstü renk vermeyen istihbarat subayı görünümünden çıkıp, bir ideolog, bir “milliyetçi parti lideri” tavrı içinde olduğunu görüyoruz.
Putin, sanki “elin-alemin ülkesini işgal edip, topraklarına katan” bir işgalci gibi değil, dünya egemenliğine kalkışan emperyalist güce savaş açmış, bir kurtuluş savaşçısı görünümünde idi.
Putin ilk kez, Ukrayna meselesini, ülkesinin beka meselesi olarak takdim etti; ABD’yi Rusya’yı sömürge yapmak istemekle suçladı. Rusya’nın ABD’nin, kendi ifadesiyle Anglosakson dünyasının ahlak ve manevi değerlerini kabul edemeyeceğini belirtti.
“Elin-alemin ülkesini ilhak etme” meselesinden eşcinsel hayat tarzı dayatmasını ret noktasına nasıl sıçradığını anlamak kolay olmasa da Putin, bu konuları ateşli bir konuşmasının içini sıkıştırarak, önümüzdeki altı yıllık iki dönemi, milliyetçi parti başkanı olarak götürmek istediği kolayca anlaşılıyor.
Bu kanıyı güçlendiren bir diğer nokta, Putin’in bugüne kadar “son dönem Sovyet yöneticileri” dediği, Mihail Gorbaçov ve arkadaşlarını bir şekilde temize çıkartan ve NATO’nun onların iyi niyetini istismar ettiğini söylemini bırakarak, “Son Sovyet liderleri büyük ülkemizi yıkmış, mahvetmişlerdir” demiş olması.
Bu sözler, çizdiği “milliyetçi lider” imajının ve yeni dönem siyasetinin plan-programının ipuçlarını verdiği gibi, Putin’in ABD’nin sadece ahlak ve manevi değerlerle değil, tanklar, tüfekler ve uçaklarla geleceğine inanması demektir. Putin ve arkadaşlarının ülkelerini savunmak için nükleer silahtan söz ederken de bu ifadeleri sadece caydırıcı olması amacıyla değil, kendi halklarını ve tüm dünyayı bu olasılığa hazırlama amacıyla da kullandıkları söylenebilir.
Putin eğer böyle bir olasılığa gerçekten inanıyorsa, çevresinde onu destekleyecek sadece birkaç ülkeye değil, ama 3’üncü Dünya Savaşı’nı durdurmak isteyen bir dünyayı toplamak zorundadır. Böyle bir cephe ise, komediden ibaret referandumlarla Ukrayna’nın beşte birini ülkesine katarak kurulmaz. Bunun için ABD’nin hegemonik hazırlığına karşı çıkacak bütün halkları yanına çekmesi gerekir. Donbass bölgesi ve Kırım’a kadar Ukrayna topraklarında etnik Ruslar çoğunlukta olabilir. Bu Rusların gönlünde de Rusya’da yaşamak yatabilir. Bunun çaresi, Ukrayna’nın baştan beri savunduğu bir tür öz yönetim modelidir; bunu beğenmeyen, Rusya’da yaşamak isteyen, gider Rusya’da yaşar! Ama 21’nci yüzyılda, 1800’lerin imparatorlukları gibi, orduları toplayıp başkasının ülkesini önce işgal, sonra ilhak edemezsiniz.
Ederseniz, Çin, Türkiye ve Hindistan gibi sizi destekleyen ülkelerin desteğini yitirirsiniz; şu ana kadar yaptırımlara gönülsüz katıldığı çok belli bazı Avrupa ülkelerini iyice ABD’nin kucağına itersiniz.
Putin, bu ilhak kararıyla, elindeki silahı kendi ayağına sıktı.