İsrail’in eski başbakanı Binyamin Netanyahu, bu koltuğa yeniden oturabilmek için ne kadar aşırı dinci Musevi partisi varsa hepsini bir ittifakta topladı ve bu grup, az bir çoğunlukla yeni hükumeti kurdu. Bu hükümetin devam edebilmesinin tek şartı, dincilerin istedikleri yasal değişikliklerin yapılması. Bunların arasında resmi nikâhın sınırlandırılması, Musevi olmayanların İsrail’e göçünün önlenmesi, Haredi gibi katı dinci grupların, ülkenin laik yasalarından, örneğin zorunlu askerlikten muaf tutulması gibi talepler var. Bu taleplere İsrail’de “Osmanlı ayrıcalıklarının ihyası” deniyor. Ne var ki bu ayrıcalıkların sürdürülmesini öngören yasalar daha önce de çıkartıldı ancak ülkenin (anayasa mahkemesi görevi de yapan) Yargıtay’ı tarafından iptal edildi. Yüksek mahkeme, son olarak koalisyon ortaklarından Aryeh Deri’nin bakan olarak atanmasını iptal etmişti.
Netanyahu’yu iktidara getirenler, akıllanmış gibi görünüyor ve doğrudan yüksek mahkeme üyelerini seçen kurulun oluşturulma tarzının değiştirilmesini istiyorlar. Şu anda bu kurulda iki hukukçu, iki milletvekili, iki bakan ve üç yüksek mahkeme üyesi bulunuyor. Yargıtay’a atamalar için kurulda en az 7 üyenin oyu gerekiyor. Netanyahu, kurula bir milletvekili ve bir bakan daha girmek için harekete geçti. Koalisyonun bu değişikliği yapacak oy çoğunluğu var. İsrail Cumhurbaşkanı’nın ise yeni yasaları veto hakkı yok.
Ancak Cumhurbaşkanı İzak Herzog sıradan bir siyasetçi değil. İsrail’in kuruluşunda rol oynamış ve daha sonra iki dönem cumhurbaşkanlığı yapmış olan General Hayim Herzog’un oğlu. Olmert ve Netanyahu’nun kabinelerinde defalarca görev almış, uzun yıllar muhalefet liderliği yapmış, sonunda üniversiteye katılmış bir hukuk profesörü. İsrail’de doğmuş ilk cumhurbaşkanı. Belirtmek gerekir ki Herzog, dünyanın kâr amacı gütmeyen en büyük Musevi kuruluşu İsrail Yahudi Ajansı’nın da başkanıdır. (Bu kurumun görevi, “Dünyadaki bütün Yahudilerin ortak mirası olan güçlü bir İsrail’i inşa etmek için çaba göstermelerini sağlamak” olarak ifade ediliyor.)
Cumhurbaşkanı Herzog, geçen hafta sonu Netanyahu’yu uyararak, yüksek mahkemeye üye seçme sürecini siyasallaştırmanın ülkeyi “tam ortasından ikiye böleceğini” söyledi. Netanyahu’nun önerisinin yasalaşması halinde, İsrail’de kurulduğu günden bu yana en radikal sistem değişikliğinin yapılmış olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı, bununla da yetinmedi ve sıradan bir yurttaş gibi, yasa değişikliğini protesto edenlerin gösterisine katıldı.
Herzog’un bu açıklamasını ve bizzat protesto eylemine katılmasını yeterli bulmayanlar var. Örneğin, ülkenin önde gelen laik kuruluşları, Herzog’un sert mücadele etmesini istiyor. Bu gruplar, Herzog’u anayasada olmayan bazı yetkileri kullanmaya zorluyor. Örneğin Netanyahu’nun başbakanlık yapmaya yeterliği olmadığını ilan etmesi veya geçireceği yasaları imzalamamasını istiyorlar.
Herzog’un, bugüne kadar çizdiği profile bakılırsa, böyle bir mücadeleye girmesini beklememek gerekir. Beklenmesi gereken şey, İsrail’in kuruluşun 75. yılında en büyük bunalımla karşı karşıya olduğudur.