Hatırlıyor olmalısınız: Donald Trump’ın başkan adaylığını açıkladığı ilk günden itibaren yanında bulunan ve ona ulusal ve uluslararası güvenlik konusunda danışmanlık yapan kişilerin başında emekli Korgeneral Michael Flynn vardı. Trump’ın başkan adayı olarak sergilediği gayri ciddî tutumu ve hatta geçmişinden gelen “seçilemezlik” algısını bu eski askerin yoğun hizmet geçmişi değiştiriyordu. ABD’nin terörizme karşı savaş stratejisinin oluşturulmasında önemli payı olan Flynn, kendisinden sonra bu stratejiye eklenen İslam düşmanlığı ögesini de açıkça kınamasıyla tanınıyordu.
Flynn, Savunma Bakanlığı Haberalma Dairesi Başkanı olarak hizmet etmiş, 2014’de emekli olduktan sonra da çeşitli ülkelere danışmanlık yapmıştı. Türkiye de bu ülkelerden biriydi; Trump’ın seçim kampanyasına katıldığında Türkiye açısından sevinçle karşılanmış, bazı ülkeler ise hüsrana yol açmıştı. Bu sırada Fetulahçı terör örgütü mensuplarının da örtülü-açık saldırılarına hedef olmuştu.
Flynn, Trump başkan olunca, Ulusal Güvenlik Başdanışmanlığına atandı ve bu görevi çerçevesinde, Obama’nın Türkiye gibi birçok Müslüman ülke nezdinde hayal kırıklığına sebep olmuş olan güvenlik siyasetlerini değiştirmeye başladı. Bu sırada verdiği demeçlerde Türkiye’nin adı sık sık geçiyor; ABD’nin yeni başkanının Türkiye’ye özel bir önem vereceği anlaşılıyordu.
Flynn, 2015-16 seçim kampanyası sırasında Trump hakkında bilgi almak üzere kendisini arayan Rusya büyükelçisi Sergey Kislyak ile defalarca telefon görüşmesi yapmıştı. Ne var ki Flynn adeta durduk yerde büyükelçi ile görüşmelerinde, Trump’a anlatmadığı şeyler bulunduğunu “itiraf ederek” 24 günlük görevinden istifa etti. Daha sonra açılan davada Flynn’in sadece başkana değil ama Federal Soruşturma Bürosu FBI’a da soruşturma sırasında yalan söylediğini kabul ettiği ortaya çıktı. Sonuna gelinen davada Flynn’in 2 yıla kadar hapis cezası alması bekleniyordu. Sadece hapis değil, Rus elçisiyle bu görüşmeleri “kayıt dışı lobi faaliyetinde bulunmak sayılırsa Flynn’e milyara varan para cezası verilmesi de söz konusu idi.
O tarihte muteber bir Türk eğitim kurumunun Washington merkezinde görevli iken Trump’ın eğitim konularında danışmanlığını yapan bir uzman, özel bir görüşmemizde, başına gelen bu felaketin gerisinde, Flynn’in “Türk dostu” olduğu için Musevi, Ermeni ve Yunan lobileri ile Fetulahçı terör örgütünün hedefi haline gelmesinin yattığını söylemişti.
Aradan iki yıl geçti. Mahkemeye, FBI’dan gelen yeni belgelerden, emekli generale FBI’ın bir memuru ile genel müdürü tarafından komplo kurulduğu anlaşıldı. Sorgu memurunun el yazısı ile “Öyle sorular sor ki General öyle de böyle de yalan söylemiş sayılsın” talimatı aldığı ortaya çıktı.
Flynn’in ani istifasının ülkesine ve halkına söylediği yalanların ortaya çıkması değil, hizmetinde bulunduğu siyasetçiye zarar vermemek amacını taşıdığı böylece anlaşılıyor. Şimdi mahkemenin davayı tümüyle reddetme kararı bekleniyor.
Gerçeğin en güzel tarafı, eninde sonunda ortaya çıkmasıdır.