Bu hafta, doğal hayatı koruma ve çevre hassasiyeti adına önemli bir sınav verdik. Zeytincilik Kanunu’nda yapılmak istenen üç kritik değişiklik, büyük bir toplumsal tepkiyle karşılandı. Sosyal medyanın da etkisiyle çığ gibi büyüyen bu tepki, Tarkan gibi etkin isimlerin de katılımıyla siyaseti etkiledi.
Ama yeşil duyarlılıkla oluşan iklim, maalesef tam anlamıyla Akdeniz olamadı. Sonuçta da TBMM’den kısmi uzlaşı çıktı.
Bu uzlaşma, zeytin ağaçlarına yönelik tehdidi ciddi oranda azaltsa da 4. madde hâlâ zeytinin Demokles kılıcı olarak kaldı. Neden mi? Çünkü 4. madde, belli kıstaslar yoluyla zeytinliklerin imara açılmasının yolunu yapıyor.
Açalım... Tartışma yaratan torba yasadaki 4. madde, Zeytincilik Kanunu’nun 20. maddesini değiştirmeye yönelik. O madde zeytinlik sahaları ile 3 kilometre çevresinde her türlü tesis yapımını yasaklıyordu. Hem de neredeyse 100 yıldır. Yani adeta asırlık zeytin ağaçlarının koruma zırhıydı. Ancak TBMM’deki komisyona gelen teklif, “alternatif alan bulunamaması” ve “kamu yararı” kıstaslarıyla bu zırhın kaldırılmasını düzenliyor.
Kıtlık kapıda
Tabii çoğu yüzlerce yıllık olan zeytin ağaçlarının kesilebilecek olması haliyle büyük yankı yarattı. İtirazlar sonrası da “konut, konaklama ve turistik tesis” yatırımları kapsam dışına alındı. Ancak endüstri ve madencilik yatırımları, kurul izniyle yapılabilecek. İşte bu muğlaklık, endişe kaynağı.
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Genel Sekreteri Mustafa Tan, günlerdir Meclis’te düzenlemelerin iptali için çaba harcayanların başında geliyor. “4. madde düzenlemenin omurgası, aynı zamanda da zeytinciliğin namusu. 3 kilometre koruma sınırı daha önce altı kez değiştirilmek istendi ama ne Meclis ne de yargı buna izin verdi” diyen Tan, henüz zeytinin kazanamadığı görüşünde. Tan, “BM 2025 yılı için kıtlık uyarısı yapıyor. İspanya zeytin lideri ama birkaç yıldır kuraklıktan üretimde büyük düşüş var. İtalya’da milyonlarca ağaç kurudu. Beslenme açısından yağın değeri ortadayken tek bir zeytin ağacını bile kesemeyiz” diyor.
Kurulda yediye iki
“Ülkenin sanayiye, enerjiye ihtiyacı olduğu kadar zeytine de ihtiyacı var” yorumunu yapan UZZK Başkanı Ümmühan Tibet ise düzenlemedeki “Zeytin Kurulu”nun valiliğin isteği dışında karar alamayacak yapıda olmasına dikkat çekiyor:
“İmar yetkisi valiliğin başkanlığındaki kurullarda olacak. Peki kurulun üyeleri kimler: Sanayi, Çevre, Gıda Tarım, Maliye ve Orman Bakanlığı’nın personeli ile ziraat odası ve üniversiteden gelecek iki üye. Yani vali başkanlığında yedi kamu personeline karşı iki bağımsız üye. Bu kuruldan valiliğin görüşüne aksi bir karar çıkar mı?”
Tabii tüm bu endişelere karşın, “yeşil tepki”nin etkisiyle tasarıdan 2. maddenin çıkarılmasını da azımsamamak gerekir. Bu madde, dekarda 15 zeytin ağacından az ağacın bulunduğu sahaları zeytinlik olmaktan çıkarıyordu. Zeytin yetiştiricilerine göre, bu kapsamda yaklaşık 100 milyon ağaç var çünkü 2000 yılından önceki zeytinliklerin neredeyse tamamı dekarda 9-12 ağaçtan oluşuyor. Yani bu madde çıkarılmasaydı, zeytinliklerin yarıdan fazlası yasal statüsünü kaybedecekti. Yine zeytinlik alanda hayvan otlatanlara yönelik hapis cezası da artırılarak korundu. Zeytin ağacı kesenlere yönelik para cezası ise 2 bin liradan 4 bin liraya yükseltildi.
Gölgesine ihtiyacımız var
Anavatanında zeytine yönelik toplumsal duyarlılık geç de olsa bize ödevdi. 6 bin yıldır Anadolu’ya güzellik, barış ve sağlık katmasına karşı tarihi görevimizdi. Biraz geciken bu duyarlık, Meclis Genel Kurulu’na da yayılmalı. Çünkü barış için dalına, beslenmek için meyvesine, huzur için de gölgesine ihtiyacımız var.
Sorularınızın cevapları burada
Bu köşede her hafta sürdürülebilir bir yaşama ve doğaya dair konuları ele alacağız. Yeşili, toprağı, ağacı kısaca çevreyi gündemin ilk sırasına koyup, ekosisteme, insan ve diğer tüm canlılara zarar verebilecek uygulamalara dikkat çekmek amacımız.
Siz de sorularınızı, konu önerilerinizi ve merak ettiklerinizigurkan.akgunes@milliyet.com.tr adresine gönderebilirsiniz. Gelin her pazar siz de doğaya ses verin...