Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İstanbullu hemşehrimiz 3 yunusumuz var. Adları Afalina, Tırtak ve Mutur. Aslında bu adlar onların türlerini belirtiyor. Onları tanımak isteyenler yunus gözlem teknesine alıyor soluğu.

Gördün mü? Aa! Orada orada… Bak, teknenin hizasında… Çıkacak şimdi! Geçen pazar, İstanbul Boğazı’ndaki “yunus gözlemi” teknemizin güvertesinde sık sık bu sesler yankılandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kentsel Ekolojik Sistemler Müdürlüğü’nün kentte ilk kez düzenlediği tura katılan İstanbullular, çok heyecanlıydı. Tekneye binmek için Karaköy İskelesi’ndeki buluşma noktasına gelenlerin beklentisi, birbiri ardına zıplayacak yunus sürüleriyle karşılaşmak, Boğaz’ın kadim konuklarının fotoğraflarını yakından çekebilmekti. Tekneye binenlere önce görevliler kimlik karşılığında dürbün dağıttı. Ardından da Dünya Doğayı Koruma Vakfı (World Wide Fund for Nature-WWF) Türkiye’den Deniz ve Yaban Hayatı Programı Müdürü Ayşe Oruç, yunuslara ilişkin bilgi verdi.

Haberin Devamı

Yunusların peşinde bir pazar günü

Alman ARD Tv için Türkiye’de çalışan Johannes Moths, pandemi döneminde kent çekimleri yaparken yunuslarla tanışmış. Moths’un yunus görüntüleri sosyal medyada oldukça ilgi görüyor.

Boğaz’daki 3 tür

Üç tür yunus yaşıyormuş İstanbul’da. Boğaz’ın en iri yakışıklısı Afalina’ymış. Vapur seyahatinde görürsek, açık gri rengi ve geniş sırt yüzgecine bakarak onu diğerlerinden ayırt edebilirmişiz. Boğaz’ın en yaygın türü olan Tırtak’ın ise boyun ve karın kısmının sarımsı olmasıyla diğerlerinden ayrıldığını öğreniyoruz Oruç’tan. En küçük yunus türü Mutur da hem boyutu hem de küçük sırt yüzgeciyle tanınabilirmiş. Bu bilgiin ardından Oruç, görülecek yunuslara ilişkin yer-tarih-tür kaydı yapılmasını rica ederek, Ortaköy’den sonra yunusları görmeye başlayabileceğimizi müjdeliyor. Tabii tekne Ortaköy’e yaklaştığı için kalabalık da denizi daha dikkatli taramaya başlıyor. O sırada bir uyarı daha geliyor Oruç’tan: “Tek bir noktaya sabitlenmeyin, denizin üzerini tarayın. Yunuslar çok hızlı yüzüp, zıplayarak yer değiştirir. Çift olarak ya da sürü halinde gezebilirler!”

Haberin Devamı

Yunusların peşinde bir pazar günü

Dönüş yolculuğu

Teknedeki bekleyiş yerini, Arnavutköy açıklarına geldiğimizde birkaç yunusun su yüzeyinde görünmesiyle telaşa bırakıyor. Hemen herkes o bölgeye odaklanıyor ve kalabalık birbirine yer tarifi etmeye girişiyor: “Bak orada, teknenin hizasından çıkacak şimdi.” Bir süre sonra “Gördüm” diye seslenenlerin sevincine, “Bir türlü göremedim” diyenlerin üzüntüsü karışıyor. Ama moraller hep yüksek tutuluyor. Çünkü Oruç, özellikle Garipçe’de yunus sürüleriyle karşılaşabileceğimizi söylüyor.

Ağır ağır Avrupa yakası kıyılarını tarayarak ilerliyor tekne. Emirgan, İstinye, Sarıyer, Rumeli Kavağı... Gözler denizde eller dürbünde tabii bu süreçte. Ama maalesef başka bir yunus gören olmuyor. Garipçe’de de yunuslar kendilerini göstermek istemeyince, Anadolu yakası kıyılarını izleyerek yapılan dönüş yolculuğu başlıyor. Anadolu Kavağı’na geldiğimizde güverte yeniden hareketleniyor. Küçük bir sürüyle karşılaşıyoruz. Görmeye çalışanlar, fotoğraf çekenler… Birkaç dakika sürüyor heyecan. Oruç, gördüklerimizin Boğaz’da pek de rastlanmayan Turtak cinsi olduğu bilgisini veriyor. Tabii, ne kadar odaklansa da bir türlü yunus göremeyenler de var teknede. Onların yakınmaları artıyor. Annesine, “Yunus da göremedim ben buraya niye geldim” diye serzenişte bulunuyor bir çocuk. Bazıları da işi şakaya vurup, “Biz yunus gözlemini bıraktık kuşlara bakıyoruz” diyor.

Haberin Devamı

Bir müddet daha yunus göze çarpmayınca artık dönüş yolculuğu, tam bir Boğaz turuna dönüyor. Dürbünler teslim ediliyor, sohbet koyulaşıyor. Denizi izlemekten yorgun düşenler, oturup dinleniyor. Artık herkes dönüş iskelesi Karaköy’e gitmeyi beklerken Kandilli açıklarında yunuslar görünüyor. Teknenin oldukça yakınında yüzeye çıkan birkaç minik yunus, bazılarına “Oh be sonunda!” dedirtiyor.

Tabii pazar, İstanbul Boğazı’nın en kalabalık olduğu gün. İrili ufaklı yüzlerce tekne arasında yunusların özgürce yüzebilmeleri çok zor aslında. Zaten Ayşe Oruç da ilk kez bu kadar az yunusla karşılaşmayı pazar trafiğine bağladı. Ama katılanlar hallerinden memnundu. Sonuçta 5 saatlik ücretsiz Boğaz turu yapılmış ve birkaçını görerek, yunusların renkli dünyasına adım atılmıştı. Etkinliğe katılan Pınar ve Hüseyin Can çifti de ilk kez katıldıkları yunus gözleminden memnun ayrılan katılımcılar arasındaydı. Daha önce belediyenin düzenlediği kuş gözlem etkinliğine katılan çift, deniz bilinci ve doğa farkındalığının artması açısından bu tip gezilerin daha sık yapılması gerektiğini söylüyor. Bir sonraki gezi ise 10 Ağustos’ta.

Yunusları, zulüm ve ölümlerle anıldığı ‘yunus parkları’nda değil, doğal yaşam alanlarında gözlemlemek için güzel bir fırsat.