Pazarlar çiftçiler için fuar görevi de görüyor. Tüketiciye üretim biçimini ve ürününü anlatan çiftçi, elde ettiği gelirle geleceğine yön veriyor. Şile’deki Yeryüzü Pazarı’nda olduğu gibi
Aile çiftçiliğinin pilot bölgesi Şile’den bildirmeye devam edelim... Geçtiğimiz hafta da değinmiştik, çiftlik hayatının ekonomik olarak sürdürülebilir olmasının en önemli ayağı pazar. Yani siz, yetiştirdiğiniz çilekle çok özel ve sağlıklı reçeller yapabilirsiniz ama o reçel talep edilen bir ürüne dönüşmezse devamlılığı sağlamak zor. Hele endüstrinin köylere bile girdiği bir dönemde. Onun için yerel pazarlar kırsal üretim yapanlar açısından çok önemli.
Bu pazarlar, çiftçiler için bir nevi fuar görevi de görüyor. Tüketiciye kendini, üretim biçimini ve ürününü anlatan çiftçi, pazardan elde ettiği gelirle geleceğine yön veriyor. Şile’deki Yeryüzü Pazarı’nda da tüm bu faktörler devrede.
Kadınlar işbaşında
Mesela Fatma Çetin. Pazarda sirke tezgahı var. Yaptığı kestane balı sirkesi uluslararası üne kavuşmuş. Sirkesi, dünya genelinde kültürlere ve geleneklere ait yok olma riski altındaki gıda ürünlerini kapsayan Nuh’un Ambarı Listesi’ne girmiş. O ise satışları biraz daha artırabilirse yeni kazanlar alarak gelecek yıla sirke kurma derdinde çünkü tam bir ata yadigarı olan sirkenin yapımı yedi aydan fazla sürüyormuş.
Çetin bal sirkesini kayınvalidesinden; kayınvalidesi de kendi kayınvalidesinden öğrenmiş. Sirkenin mide ve bağırsağa çok faydalı olduğunu anlatıyor: “Dedemiz öldüğünde 100 yaşındaydı. Yaşlılığında yeniden dişleri çıktı. ‘İlaç vermeyin bana, sirke şifadır, dertlere devadır’ derdi.”
55 tezgahın yer aldığı pazarda tezgahların başında çoğunlukla kadınlar var. Hem üretim safhasını hem de satışı onlar yönetiyor. Birçoğu çiftlik sahibi köylü. Ahmetli köyünden pazara gelen Aysel Silme 40 dönümlük arazide üretim yaptıklarını ve çiftlikte altı kişinin çalıştığını anlatıyor. Sattığı yumurtanın “gezen tavuk”tan olduğunu söylüyor; tavukları buğday ve yemek artıklarıyla beslediklerini anlatıyor. Silme’nin pazar tezgahında bezelye, semizotu, pancar ve bakla gibi sebzeler var. Hepsinin doğal olduğunu, hiç tarım ilacı kullanmadıklarını söylüyor.
Peynir ve tereyağı yasağı
Pazarın en önemli gündemi ise peynir ve tereyağı kısıtlaması. Çiftçiler, müşterilerin özellikle köy peyniri ve tereyağı almak için Yeryüzü Pazarı’na geldiğini anlatarak pastörizasyon şartından sonra müşteri sayısının azaldığından yakınıyor.
Aksaray’dan gelip Şile’ye yerleşen çiftçilerden Düriye Taşpınar, bir de tohum satış yasağının eklenmesiyle müşterinin iyice kestiğini anlatıyor: “Çok güzel domates, fasulye, kabak, marul tohumlarımız var. Aksaray’dan, atalık tohumlar. Yakınlarımız geldiklerinde poşetlerle getiriyor. Biz de onları burada ekip, geliştiriyoruz. Harika verim alıyoruz. Teki 1 kilo 250 gram gelen domatesim var benim. Kullandığım da keçi koyun gübresi. Ama şimdi o tohumları ve fidelerini satamıyoruz.”
Cezalı tezgah
Yeryüzü Pazarı’nın “organik” olma iddiası yok. Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu, üretimin organik değil, doğal olduğunu belirtiyor. Üretim süreci yapılan analizlerle denetleniyormuş. Pazarın gıda ve tarım mühendisi ürün, toprak ve tohuma yönelik kontroller yaptıklarını söylüyor. Denetimin ciddiyeti pazarda gezerken de fark ediliyor: Bir tezgah cezalandırılmış. Nedeni ise, semt pazarından alınan ürünlerin tezgaha konduğunun tespit edilmesi. Bu ceza o tezgaha asılan bir duyuruyla da afişe ediliyor.
Pazarda reyhan, nane, acı biber reçeli gibi değişik reçel çeşitleriyle diken ucu gibi daha önce hiç tatmadığınız otlar da satışa sunuluyor. Bir diğer gözde ürünü de köy fırınlarında pişirilen ekmekler ve pideler.
Mahallenin vegan bakkalı