Yerken, giyerken, kullanırken seçimlerimizin küresel ayak izini öncelikli olarak hesaba katmalıyız
Her ne kadar tüm suçu takvime yükleyip 2020’yi günah keçisi ilan etsek de, aslında önemli dersler çıkarmamız gereken bir yılı geride bırakıyoruz. Bu yıl net olarak gördük ki; doğa artık insanoğlunun doyumsuz baskısını kaldıramıyor. Ekosisteme yapılan her bozucu müdahale er ya da geç yaşamı tehdit eden sonuçlar doğuruyor. Bu açıdan koronavirüs asla rastlantı değil! Vahşi yaşamın ticarete dönüştürülüp şehirlere indirilmesinin bedelini ödüyoruz tüm gezegen olarak. Dikkat ederseniz başta Çin olmak üzere birçok Asya ülkesi, ölümcül salgının ardından vahşi hayvan ticaretini ve tüketimini yasakladı. Oysaki bilim insanları, vahşi doğaya müdahalenin korkutucu sonuçlar doğuracağını yıllardır söylüyordu. Ama gezegendeki karar vericiler bu sese kulak tıkadı. Pangolin pulu kaçakçıları yeni yeni yakalanır oldu ama artık çok geç.
5 dünya yetmiyor
Şimdi geleceğe bakma zamanı. Tüm küresel raporlar dünün hatalarıyla yaşamaya devam etmemiz halinde geleceğin karanlık olduğunu söylüyor. Herkes bir Amerikalı gibi yaşarsa 5 dünyaya ihtiyacımız var. Bu mümkün olmadığına göre; tüketimi de üretimi de sürdürülebilir kılmaktan başka seçeneğimiz yok. Yerken, giyerken, kullanırken seçimlerimizin küresel ayak izini öncelikli olarak hesaba katmalıyız. Fosil yakıtları hızla terk etmeliyiz. Enerjimizi yüzyılın sonuna kadar güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir kaynaklardan sağlayamazsak, iklim değişikliği diye dev bir sorunla yüzleşeceğimizi biliyoruz. İklim krizi sadece kuraklığı değil, beraberinde göç dalgalarını, açlık, hastalık ve savaşları da getirecek. Bu açıdan Avrupa başta olmak üzere, emisyon kirliliğinde başı çeken ülkelerin 2050 yılına kadar karbon nötr olma hedefleri umut verici. Ülkemizde de Kırklareli ve Denizli’deki termik santral projelerinin tepkiler sonrası iptal edilmesi, bu yılın çevre açısından en önemli kazancı.
10 yıl çok kritik
Diğer yandan tek kullanımlık plastiklere yönelik Avrupa’da 2021 yılı itibarıyla yürürlüğe girecek yasak da olumlu bir adım. Ancak ülkemiz başta olmak üzere diğer coğrafyalarda pandemi nedeniyle tek kullanımlık plastiklerin daha çok tercih edilmesi üzücü. Üstelik plastik çöpü, en çok bizim coğrafyamız için sorunken. Bu sorunun çözümüne dair planlanan depozito uygulamasının 2021’e yetişmediğini de hatırlatalım. Aslında “zorunlu depozito”, geri dönüşüm için oldukça önemliydi. Artık yeni kurulacak Çevre Ajansı’yla birlikte 2022’den itibaren plastik şişelerin depozitolu olmasını bekliyoruz. Yine yeni dönemde “çevre etiketi” ve “karbon cezası” da gündemde. Çevre etiketi, satın alacağımız ürünün çevreye maliyetini gösterecek. Karbon cezası da; sera gazı emisyon raporu sunmayan sanayi tesislerine yönelik uygulanacak. Bunlar çevre açısından olumlu gelişmeler. Ayrıca çevre cezalarının da artması bekleniyor. Cezalar artarsa yeni kurulan çevre polislerini yeni yılda daha çok konuşacağız.
Önümüzdeki birkaç on yıl çok kritik. İnsanın gezegeni şekillendiren etkisi, artık yeni bir çağ ile bağdaştırılıyor; antroposen (insan) çağı. Ürettiğimiz nesnelerin ağırlığı, dünya üzerindeki tüm bitki ve hayvanların ağırlığını aşmış. Mevcut gidişatla bu ağırlık 20 yıl sonra, 3’e katlanacak. Dünyanın bu yükü kaldıramayacağı açık! İnsan, ya kendi çağında kendi sonuyla yüzleşecek ya da doğayla barışıp sürdürülebilir bir yaşam inşa edecek.