Kansere yakalanıp şekere veda edince, özlemini duyduğu anneannesinin fındık ezmesini organik fındık ve hurmayla üretip marka yarattı
Aslında hikaye biraz kötü başlıyor. İstanbul Üniversitesi’nde işletme okuyan Damla Yılmaz, dil eğitimi için ABD’deyken kansere yakalandığını öğreniyor. Ve tedavi için hemen Türkiye’ye dönüyor. Zorlu bir sürecin ardından hastalığı yeniyor. Tabii bu süreçte beslenme şeklini de değiştiriyor. Çünkü, özellikle şekerden uzak durması gerekiyor. Bu da onun için, anneannesinin evde pudra şekeriyle yaptığı fındık ezmesine veda etmesi anlamına geliyor.
Hal böyle olunca, bir süre uzak kalacağı fındık ezmesini, “nasıl daha sağlıklı kılarım” sorusu takılıyor aklına Damla’nın. Ve çözümü, yüksek şeker oranına rağmen düşük glisemik indekse sahip hurmada buluyor. Hurmayla tatlandırılan fındık ezmesi, genç kadının yakın çevresi tarafından da çok beğeniliyor. Zamanla tadı ve ünü arkadaş ortamına yayılınca ortaya “Mavi Fındık Ezmesi” markası çıkıyor. O marka şimdi bazı kahvaltı salonları, kooperatif marketleri ve internette satışta. Üretimi, Damla Yılmaz’la birlikte biyolog arkadaşı Ceren Zaimoğlu yapıyor. İki genç kadın, üretimi evlerindeki imkanlarla gerçekleştiriyor. Sipariş gelince fındıklar kırılıyor, evdeki fırında kavrulup, kabukları çıkarılıyor. Ardından da hurmayla birlikte öğütme aletinden geçirilip paketleniyor. Ürünün yüzde 80’i fındık, yüzde 20’si hurma. Ve her ikisi de organik.
Temiz ve ilaçsız fındık
Damla Yılmaz ve Ceren Zaimoğlu, zaten en büyük çabayı organik fındık ve hurma bulmak için harcıyorlar. Ordu, Samsun ve Giresun hattında kendi deyişiyle “temiz fındık” alabilmek için günlerce bahçe gezdiklerini anlatan Ceren, kimyasal gübre ve tarım zehri kullanılmayan bahçeyi zor bulduklarını söylüyor. Çiftçi, yaprak küfü için kullandığı pestisitin fındığa geçmeyeceğine inanıyormuş. Dolayısıyla kime sorsalar fındığı için “ilaçsız” diyormuş. Neyse ki, Adapazarı’nda Gizay isimli bir çiftçi ile Çarşamba Organik Fındık Üreticileri Birliği yetişmiş imdatlarına. Oradan temin ettikleri yaklaşık 1.5 ton fındıkla hazırlıyorlar yeni ürünleri. Ceren, bahçe gezerken çok can sıkıcı bir tabloyla karşılaşmış: “Fındık bahçelerindeki toprağa inanamazsınız, kum olmuş; Samsun’da, Giresun’da, Ordu’da... Her yerde durum böyle! Kimyasal gübre ve tarım zehirleri nedeniyle toprak büyük yara almış. Biz temasa geçtiğimiz üreticilerimizde temiz üretim şartı aradık. Gizay mesela sadece solucan gübresi kullanıyor. Onunla bütün fındığını almak üzere anlaştık. Kilosu 19 liradan aldık bu yıl fındığı. Böylelikle hem tüccarın elinden kurtarmış oluyoruz çiftçiyi hem de doğanın dengesini korumayı destekliyoruz.”
Toprak kanser olmuştu
Çarşamba Organik Fındık Üreticileri Birliği yöneticilerinden Ali Bakır da, mevcut sistemde parayı aracıların kazanmasından yakınıyor: “Burada organik fındığı 1 lira farkına alıyorlar. Oysa ki kalitesi daha yüksek. İstanbul’da 70-80 liraya satıldığını biliyoruz. Bu yıl ayrı bir çalışmaya başlayıp doğrudan kendimiz satacağız. Çünkü organik fındığın tadı daha iyi.” Birliğin yöneticilerinden Mustafa Salbaz ise kimyasal gübreler nedeniyle fındık bahçelerindeki toprağın adeta kanser olduğunu söylüyor: “Betona dönmüştü toprak. Baraj havzasındayız diye organiğe geçtik. 3-4 yılda toparladı kendini. Üründe de düşüş olmadı. Randıman arttı. İçini daha iyi dolduruyor artık.”
Damla Yılmaz’la biyolog arkadaşı Ceren Zaimoğlu en çok organik fındık ve hurma bulmak için çaba harcıyor.