3’ü Arjantin ve Çin, 5’i İstanbul kökenli olmak üzere 8 adet propolis örneği üzerinden yapılan araştırma gösteriyor ki bu 8 örnekten sadece 1’i kansere karşı etkin bileşene sahip...
Bu köşedeki “propolis” yazısına epey geri dönüş geldi. Maillerin hatırı sayılır kısmı da tavsiye, ürün veya markaya yönelikti. Belli ki propolise ilaç gözüyle bakılmaya başlanmış. Tavsiye talep eden okurların bir bölümü kanser tedavisi gördüklerini ve doktor önerisiyle propolis kullandıklarını da belirtiyor. Bu açıdan tıbbi farmakologların, enstitülerin ve ilaç sanayisinin propolise yönelik daha kapsamlı çalışma yapması şart.
Mevcut çalışmaların söylediği şu: Propolis, sahip olduğu fenolik bileşenlerden dolayı antimikrobiyal bir etki gösteriyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve kanser oluşumunu baskılıyor. Propolisin metabolizmayı koruduğu açık ama hangi ürünün ne derecede koruduğu çok büyük bir soru işareti. Çünkü propolis aynı bal gibi... Hem içeriği değişken hem de sahteciliğe çok açık. Bileşimi olağanüstü değişken çünkü üretildiği coğrafik menşeiye haiz kimyasallar içeriyor. Yani, Kore propolisinin bileşenleri farklı, Brezilya’nınki farklı. Anadolu propolisi ise bambaşka. Birinde yetersiz olan bileşen diğerinde fazlaca var ve hepsi metabolizmada farklı etkiler yapıyor. Hatta aynı kovandan gelen propolislerin içeriğinde bile mevsimler arası fark oluşuyor.
8 örnekten sadece 1’i
Mesela, İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp Araştırmaları Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırma anlatmak istediğim tabloyu açık bir şekilde ortaya koyuyor. Propolisin kanserli hücreye etkisini inceleyen biliminsanları piyasadan 3’ü Arjantin ve Çin, 5’i İstanbul kökenli olmak üzere 8 adet propolis örneği almış. Ve bunlar, laboratuvar koşullarında kanserli hücreye verilerek oluşan reaksiyon gözlenmiş. Araştırma sonrası görülmüş ki, sadece 1 örnek (Kartal’daki bir arı yetiştiricisinden alınan propolis) kansere karşı etkili bileşene sahip. Yani Allah korusun eğer kanser hastasıysanız ve diğer 7 örneği kullanıyorsanız sadece plasebo etkisi görebilirsiniz. Hatta o üründeki diğer bazı bileşenler nedeniyle tedavinizde aksama yaşanması bile muhtemel.
“Üründen viagra çıktı”
İlk propolis yazısı sonrası bana ulaşan Gıda Mühendisi Aslı Elif Tanuğur da buna dikkat çekiyor; “Piyasadaki 60 numuneyi analiz ettik ve gördük ki yüzde 95’i sahte. Numunelerin 21’i Kore’den, 23’ü Türkiye’dendi. Bileşenlere baktık. Türkiye’de ‘Su bazlı üretildi’ diye satılanların yüzde 100’ü suydu. Hiç bileşen yoktu. Oysa ki ürünün en az 150 miligram antioksidan içermesi gerekir. Yine Türkiye’den üretilenlerden birinde viagranın etken maddesi ‘sitrat’ çıktı.”
Alkolsüz olmaz
Propolis üretimi yapan Tanuğur’a göre bu durumun nedeni propolisin Türkiye’de standardının olmaması. Standart olmadığı için propolise yönelik ruhsatlandırma yapılamadığını anlatan Tanuğur, özellikle alkol ve türevleriyle çözündürülmeden satılan propolisin dolandırıcılık olduğu görüşünde: “Çünkü alkol ve türevleri olmadan propolisteki bileşenler ancak yüzde 5 oranında çıkıyor. O yüzde 5 de çözündürülürken zarar görüyor. Alkolsüz propolis tercih etme eğiliminde olanlar bilsin ki vücudumuz hergün 1.5 gram etil alkol üretiyor. 20 damla propolisle alınan alkol ise 0,2 gram.”
İçinde ne olmalı?
Türkiye’de propolisin bir standardı olmadığından bahsettik. Peki içeriğinde ne olmalı? Tavsiye isteyen okurlara da bulunması gereken bileşenlerin listesini göndermiştim. Tanuğur’a da bunu sordum. Analizlerde ekstratta şu bileşenlerin olmasına bakıldığını söylüyor: m-Coumaric acid, Rutin, Apigenin, Kaempferol, Chrysin, Galangin, Caffeic acid, p-Coumaric acid, Ferulic acid, Cinnamic acid, Pinocembrin, CAPE, Quercetin, Artepilin C, Genistein.
Sorularınızın cevapları burada
Bu köşede her hafta sürdürülebilir bir yaşama ve doğaya dair konuları ele alıyoruz. Yeşili, toprağı, ağacı kısaca çevreyi gündemin ilk sırasına koyup, ekosisteme, insan ve diğer tüm canlılara zarar verebilecek uygulamalara dikkat çekmek amacımız.
Siz de sorularınızı, konu önerilerinizi ve merak ettiklerinizi
gurkan.akgunes@milliyet.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
Gelin her pazar siz de doğaya ses verin...