Avrupa’da ölümlere yol açan aşırı sıcak hava dalgası bizi de etkisine alıyor. Türkiye’nin İklim Başmüzakerecisi Prof. Dr. Birpınar, “Ülkeler ortak çıkara göre hareket etmezse gelecek nesillere ne su ne hava ne de toprak kalacak” diye uyarıyor.
Önce yaz selleriyle yaşanan felaketler, ardından aşırı sıcak hava dalgasına bağlı ölümler… “Kapıda” dediğimiz iklim krizi, artık evimizin içinde. Korktuğumuz gelecek her geçen gün yaklaşıyor. Yaşadığımız iklim değişikliğine dayalı felaketler bunun habercisi. Ve maalesef geleceğe dair umutlar da azalıyor. Çünkü dünyayı ısıtarak iklim krizine neden olan sera gazı emisyonlarının salınımı hız kesmeden sürüyor. Emisyonları azaltmak adına tüm ülkelere yükümlülükler veren Paris Antlaşması bile umut verici değil!
Bunu ben söylemiyorum. Paris Antlaşması’na imza atan Türkiye’nin İklim Başmüzakerecisi Mehmet Emin Birpınar dile getiriyor: “Paris Antlaşması’na umut bağlamamız durumunda dahi sonuçlar pek iç açıcı görünmüyor. Anlaşmaya taraf ülkelerin taahhütlerini yerine getirmesi halinde dahi sıcaklık artışının 2 derecenin altında tutulması ihtimalinin yüzde 5’den az olduğu vurgulanıyor. Antlaşmanın hedefi olan 1.5 derece hedefinin tutturulması ihtimali ise yüzde 1’den az olarak değerlendiriliyor.”
Kum saati tükeniyor
Bu ifadeler, iklim zirvelerinde yıllardır Türkiye’yi temsil eden Birpınar’ın yeni kitabı “İklim Krizi ve Türkiye”den. Prof. Dr. Birpınar, Yeni İnsan Yayınları’ndan çıkan kitabında, iklim değişikliğine dair çarpıcı tespitlerin yanı sıra geleceğe dair önemli öngörülerde bulunuyor. Özellikle kum saatinin tükenmek üzere olduğuna dikkatleri çeken satırlar, endişe verici: “Dünyaya her saniye 1.170 ton karbondioksit salınıyor. Yıllık 36-40 milyar tonluk karbondioksit salınımını göz önüne aldığımızda 1.5 derecelik sıcaklık artışı için önümüzde sadece 11 yıl gibi kısa bir sürenin kaldığını söyleyebiliriz. Senaryolara göre 2100 yılında su seviyesi 60 santimetre yükselecek. Dünyanın ortalama sıcaklığı 2010 yılında 15.6 derece iken 2100 yılında 19.8 derece olması bekleniyor.”
Sıcak hava dalgaları
Kitaptaki bir diğer uyarı ise güncel bir soruna dair. Avrupa’da binden fazla insanın ölümüne yol açan aşırı sıcak hava dalgası bizi de etkisine almışken, aşırı sıcakla yaşamaya yönelik hazırlıklar yapmamız gerektiğini şu satırlar net bir şekilde ortaya koyuyor: “Son 20 yılda sıcaklık kaynaklı ölüm sayısında yüzde 50’den fazla artış yaşandı. Emisyonların 2030 yılına kadar azaltılmaması halinde, 2040 yılından itibaren 3.9 milyar insanın her yıl sıcak hava dalgasına maruz kalması bekleniyor. Projeksiyonlara göre Türkiye’de ortalama sıcaklıkların 2100 yılına gelindiğinde 5 derece artacağı öngörülüyor. Sanayi Devrimi’nden bugüne ortalama sıcaklığın 1 derece dolayında arttığı düşünüldüğünde 5 derecenin ne vahim sonuçlara neden olacağı aşikâr. 2040 itibarıyla en az 6 ay süreyle kuraklıkla karşılaşacak insan sayısının 700 milyona ulaşacağı, 2100 yılında da sel baskınlarından etkilenen insan sayısının 200 milyona ulaşacağı, nehir taşkınlarının ise 60 milyon insanı etkileyeceği tahmin ediliyor. Önümüzdeki süreçte sıcaklıkların artması ve yağışların azalması bekleniyor. Bu durumun yaratacağı insan hareketliliğine karşı Türkiye özellikle açık bir konumda. Türkiye’ye yönelik potansiyel göç hareketini tahmin etmek kritik öneme sahip.”
Bizi bekleyen acı tablo
Çok karamsar bir tablodan bahsettiğimin farkındayım. Ancak gerçekler böyle. Sonuçta iklim krizini durdurmak amacıyla Birleşmiş Milletler öncülüğünde düzenlenen tüm toplantıları takip eden bir bürokratın kalemine yansımış bu acı tablo. Ve o bürokrat bakın nasıl uyarıyor: “Müzakerelerde henüz ümit vadeden bir gelişme kaydedilmiş değil. Ülkeler ortak çıkara göre hareket etmezse gelecek nesillere ne su ne hava ne de toprak kalacak.”
Fransa’nın başkenti Paris’te sıcaktan bunalanlar serinlemeye çalışıyor.
Londra’da hava sıcaklığı 40 dereceyi aşarak rekor seviyeye ulaştı.