Geride bıraktığımız ayın en önemli gelişmesi Rusya kaynaklıydı. Hayır, Soçi’deki Suriye zirvesi değil. Ülkenin denetim ajansı Rosselkhoznadzor’un Türkiye’den gelen 23 ton tavuk etini aşırı antibiyotik nedeniyle geri çevirmesi zirveden daha mühimdi
Rusya’nın denetim ajansının Türkiye’den gelen 23 ton tavuk etini aşırı antibiyotik nedeniyle geri çevirmesi ilk değil. Geçtiğimiz yılın ocak ayında da Türkiye’den giden 23 ton tavuk eti için imha veya iade kararı almıştı Rusya. O partide yapılan analizde izin verilenden 1.8 kat daha fazla “oksitetrasiklin” tespit edilmişti. Bizdeki kaynaklarda yer almadı ama bu seferki analizde ise aşırı oranda “doksisiklin” bulunmuş. Rus kaynaklara göre laboratuvar analizinde çıkan doksisiklin oranı izin verilen maksimum seviyesinin iki katından fazla.
Hem oksitetrasiklin hem de doksisiklin, ‘tetrasiklin’ grubu bir antibiyotik. İnsanda ve hayvanda tedavi amaçlı kullanılıyor. Hayvancılıkta tedaviye ek olarak büyümeyi hızlandırma amaçlı kullanımı da gündeme gelince AB kurulları devreye girerek yetiştiricilikte kullanımına sınırlamalar getirdi.
Bundan yaklaşık 10 yıl önce “tetrasiklin” grubu antibiyotiklerin sadece hastalık halinde, veteriner gözetiminde kullanımına yönelik karar alındı. Sonrasında da mevzuat buna göre düzenlendi. Çünkü tetrasiklin grubu antibiyotikler tedavide büyük öneme sahip. Eğer aşırı kullanım sonrası direnç gelişirse bu grup tamamen işe yaramaz hale gelecek. Bu açıdan hayvan yetiştiriciliğinde antibiyotik kullanımı büyük önem taşıyor. Endüstri, ürünlerinde antibiyotik kalıntısı bulunmadığını iddia ediyor ama gelin görün ki, Rusya’da yapılan analizler bunun böyle olmadığını söylüyor.
İmha edildi mi?
Bizim yediğimiz tavuklarda antibiyotik kalıntısı olup olmadığını maalesef bilemiyoruz. Bunun yanıtı bakanlıkta. Bir diğer soru da geri çevrilen 23 ton tavuğun akibeti. Bunu merak edenlerden biri de tavuk endüstrisiyle davalı olan Greenpeace Akdeniz’in Tarım Kampanyaları sorumlusu Tarık Nejat Dinç; “O tavuklar geri mi gönderildi yoksa imha mı edildi bilemiyoruz. Şu an için bildiğimiz aynı grup antibiyotiğin etlerde çıktığı ve bu grubun yaygın kullanımının devam ettiği. Zaten bunu AB de gördü. 2006’daki yasağa rağmen antibiyotik kullanım oranında ciddi bir düşüş olmadı. Çünkü, tedavi amaçlı kullanıma izin verilmesi gri bir alan yarattı. Aynı aspirin gibi. Aspirin hem ağrı kesici hem de kan sulandırıcıdır. Kan sulandırıcı olarak kullanımını yasaklıyorsun ama bunu kim denetleyecek? Mevcut durumda veteriner ama o da şirket çalışanı. Şimdi ilgili AB Komisyonu ve EFSA mevzuat düzenlemesi için ortak bir çalışma yapıyor. Çünkü bu grup antibiyotikler Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2. derecede kritik listesinde.”
Kaçak kuyu obrukları
İklim değişikliğine yönelik Türk kamuoyunun ilgisi oldukça sevindirici. Bunda, sıcaklık artışından en çok etkilenecek coğrafyada olmamız ve yaşadığımız meteorolojik afetlerin payı yadsınamaz. Farkındalık oluştu. Bu tedbire dönüşür mü? Yanıtı aslında Çankırı’daki sarsıcı obruk fotoğrafının ardında gizli. Çünkü obrukların oluşumu iklim değişikliğiyle bire bir alakalı. Azalan yağışlar kuraklık yaratıyor. Çitfçi de tarımsal sulama için yer altı sularına vurdumduymazca sömürüyor. Bu aşırı tüketim İç Anadolu’da yüzlerce obruk yarattı. Yenileri de sırada. Çünkü bölgede binlerce kaçak kuyunun hâlâ faal olduğu belirtiliyor.