Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Soyanın girmediği gıda maddesi kalmamışken bu hafta genetiği değiştirilmiş üç soya çeşidine daha Türkiye’ye giriş vizesi çıktı. Biyogüvenlik Kurulu ayrıca genetik müdahaleye uğrayan bir mısır çeşidi için de ithalat izni verdi. Böylelikle, GDO’lu ürün sayımız 32 iken 36 oldu.

GDO’da Avrupalı olduk

Daha önce de yazdık... Bu sayı 30’larda kalmayacak. En az 56 çeşide ulaşacak. Daha sırada genetiği değiştirilmiş pamuk ve kolza var. Nereden mi biliyoruz; Biyogüvenlik Kurulu’nun önündeki başvuru listesinden...

Başvuruyu 2015 yılında beyaz et sanayicileri yaptı. O başvuru sonrası GDO’lu dokuz mısır ile dört soya çeşidi GDO’lu yem listesine eklendi. Kurul yeni çeşitlere izin verdi ama daha önceki başvurularda yaptığının aksine “bilimsel risk raporlarını” kamuoyuna açıklamadı. Hatta, kurulun vize verdiği üç mısır çeşidi için 2012 yılındaki bilimsel risk raporunda “sağlığa zararlı” ifadesi vardı. Ancak üç yıl içinde kurulun fikri değişti ve o mısırlar da sınırlarımızdan giriş yaptı.

Haberin Devamı

GDO’da Avrupalı olduk

Greenpeace haklı çıktı

Bugün karşılaştığımız tablo da bu. Yeni üç soya çeşidi ile bir mısır çeşidinin bilimsel riskini bilmiyoruz. Çünkü artık kurul, başvuruları hızlandırılmış süreçle ele alıyor ve sadece sonucu kamuoyuna duyuruyor. Bilimsel riske dair tespitleri uluslararası yayınlarda aramak zorundayız. Ben biraz inceledim. Bu yeni dört GDO’lu ürün Avrupa Birliği’nde (AB) hem doğrudan gıdada hem de hayvan beslemesinde yem olarak kullanılıyor. Zaten Türkiye’ye bu çeşitlerin girme nedeni de AB’de verilen onay. AB 2015’te onaylamış bu çeşitleri ve hemen arkasından da Türkiye’deki Biyogüvenlik Kurulu’na başvurular yapılmış çünkü uluslararası ticaretin baskısı var. Üretim Arjantin, ABD ve Brezilya’da yapılıyor. Nakliye ise kuru yük gemileriyle. Geminin taşıdığı GDO’lu soya limanınızda yasaksa ticaretin dışında kalıyorsunuz. Yani bir bakıma AB’ye uyum süreci. Birçok açıdan uyum sağlayamasak da GDO’muzu AB’ye uydurma konusunda çok mahir çıktık.

Şu an için en hayati fark, Türkiye’de doğrudan gıdada GDO kullanımının yasak olması. Ancak durun, hemen derin bir “oh” çekmeyin. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanımızın “Soya içeren 112 üründe GDO tespit edildi” açıklaması hâlâ tazeliğini koruyor. Yakın zamanda ekmeğin katkı maddesinde GDO tespit edildiğini de unutmamalı. Zaten Greenpeace Akdeniz daha en başında, “GDO’ya bir kez izin verirlirse tüm gıdalara karışmasının önü alınamaz” demişti. Bugünlerde haklılıklarına tanık oluyoruz. Bugün artık çikolatadan gofrete, salata sosundan mantıya soframıza gelen hemen her ürünü GDO şüphesiyle yiyoruz. Maalesef vardığımız nokta bu. Bu köşede daha önce de değinildi; hal böyleyken bari etiket zorunluluğu getirilsin GDO’nun girdiği ürünlere.

Haberin Devamı

Tüketici baskısı şart

Halihazırda GDO yem olarak ithal ediliyor ve GDO’lu mısır ve soyalar diğer yem malzemeleriyle karıştırılıp besi çiftliklerinin yolunu tutuyor. O çuvallarda, mısır ve soyanın GDO’lu olduğunu belirtme zorunluluğu var. Ancak, o yemi hangi hayvanın yediğini biz bilemiyoruz çünkü son üründe buna dair bir etiketleme zorunlu değil.

Haberin Devamı

Aslında bunun yapılması gerekir mi? Bana kalırsa Biyogüvenlik Kurulu’nun son izin kararları bu yolu açıyor. Bakın GDO’lu üç soya, bir mısır için verilen dört ayrı kararın “Belgeleme ve etiketleme koşulları” bendinde ne yazıyor: “(...) GDO’lu soya/mısır ve ürünlerinin son üründe tek başına ya da bileşen olarak bulunduğunu gösteren bir belgenin bulundurulması...” Eğer, tavuk veya hindi etini ya da yumurtasını son ürün olarak kabul ediyorsak, o ürünün üretiminde GDO’lu soya veya mısır kullanıldığını da belirtmek gerekmez mi? “Yasal olarak zorunlu değil” diyorlar. Belki de, ciddi bir tüketici baskısıyla bu gerçekleşebilir. Bazı et ürünleri ve yumurta ambalajlarında “GDO’suz yemle beslenmiştir” ibareleri de bu baskıyı cesaretlendirmeli.

Sorularınızın cevapları burada

Bu köşede her hafta sürdürülebilir bir yaşama ve doğaya dair konuları ele alacağız. Yeşili, toprağı, ağacı kısaca çevreyi gündemin ilk sırasına koyup, ekosisteme, insan ve diğer tüm canlılara zarar verebilecek uygulamalara dikkat çekmek amacımız. Siz de sorularınızı, konu önerilerinizi ve merak ettiklerinizi gurkan.akgunes@milliyet.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

Gelin her pazar siz de doğaya ses verin...