Tatil geleneğimiz deniz, kum, güneş üçlüsünden ibaret. Sıcaklarla birlikte Çin Denizi’ne dönüşen İstanbul plajları ve tatil beldelerindeki nüfus yoğunluğu malumunuz... Denizi severiz. Severiz sevmesine ama temizliğiyle ilgilenecek kadar değil. Bir de bunalınca ağaca, ormana koşarız. Ama nedense dönüşte de çöplerimizi orada bırakırız.
Kısaca, doğayla ilişkimiz sorunlu. Tek gecelik bir aşk gibi yaklaşıyoruz tabiata. Bir ağacın evrene birçoğumuzdan çok daha fazla değer kattığını bilmediğimizdendir belki de bu hoyratlık. Toprak can verirken biz onu betona boğma derdindeyiz. Hatta bunun için kredi çekip yıllarca çalışmamızı gerektirecek kadar borçlanıyoruz. Böyle bakınca anlamsız gelse de düzen bu.
Toprakla temasın hazzı
Bu düzeni sorgulamaya başlayanlar da çoğunlukla şehir yaşamını bırakıp doğaya kaçanlar oluyor. “Başka bir hayat mümkün” deyip yeni bir maceraya girişiyorlar. Belki çok davetkar görünse de birçoğumuz için bu, bugünden yarına gerçekleşecek bir düş değil. Ama kısa da olsa bunu deneyimlemek mümkün. Mesela bir ekolojik tatil. Geleneksel tatili bir seferliğine bir yana bırakıp doğayla baş başa bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Serde kulaç atma yerine çapa sallama, köpük dansı yerine vişne ve erik toplama aktivitesi olsa da ekolojik tatil, ciddi bir dönüşüm imkanı veriyor “tatilci”sine.
Böyle bir tatilde buğdayın ekmeğe dönüşümüne şahit olabilirsiniz mesela. Toprakla temas etmenin hazzını yaşayabilir, dalından kopardığınız domatesle kahvaltı yapıp gıdanın öyküsünün izini sürebilirsiniz. Ve bu tatilden hiçbir okulda öğrenemeyeceğiniz yeni bilgilerle dönmeniz de cabası.
Örneğin, Buğday Derneği’nin “Ekolojik Çiftliklerde Tarım Turizmi ve Gönüllü Bilgi, Tecrübe Takası” projesinin sayfası olan tatuta.org’a girerek oradaki çiftlikleri inceleyebilir, kendinize uygun olanını seçip başvuruda bulunabilirsiniz. Projeye, konuk ve gönüllü olarak katılım yapılıyor ve gönüllüler belli bir süre çalışma karşılığı konaklama ve yemek ihtiyaçları için herhangi bir ücret ödemiyor. Konuklar ise çiftlikte ücret karşılığı kalabiliyor.
Bilgeliğe açılan kapı
Bursa’daki Belentepe Çiftliği’nde bir hafta süreyle gönüllü çalışan Emrah Ayyıldız, ekolojik tatilin daha önce doğayla çok fazla yakınlık içinde olmayan kişilere daha bilge olabilme ortamı yarattığı görüşünü paylaşıyor: “Çiftlik, kendini tekrar tanımaya çalışma fırsatı sunuyor. Mevcut bireyci toplumsal yaşam modelinin tersine birlikte düşünerek ve birlikte çalışarak günün sonunda değerli işler yapmanın mutluluğunu yaşatıyor. Yaşamınızda en az bir kere, bu yapıda yer almanızı öneriyorum.”
Çok sayıda TaTuTa çiftliğini deneyimleyen gençlerden Ceyhun Enki Aksan da çiftliklerde permakültür ilkeleri, bitki ve hayvan yetiştiriciliği ve alternatif yaşama dair önemli bilgiler edinilebileceğini söylüyor ve “Kimi çiftliklerde şifalı ot yetiştirmeyi, kimi çiftliklerde de yoga yapmayı öğrenebilirsiniz” diyor.