Sonunda havalar ısındı ve baharın türlü renkleri doğada belirmeye başladı. Kırsalda yaşayanlara tabiat olağanüstü bir görsel şölen sunuyor bu zamanlarda. Bizim gibi kent sakinlerinin tek şansı ise izin günlerinde trafik ve kalabalığı aşabilirsek kendimizi birkaç saatliğine doğanın kucağına bırakmak. Sonrasında da orada çektirdiğimiz selfie’ler ve biriktirdiğimiz oksijenle “çalışma kampları”mıza geri dönmek.
Ömürlerinin neredeyse tamamını beton kutular içinde geçiren kentliler için yeşil, ağaç, çiçek haliyle son derece önemli. Özellikle İstanbul’da yaşıyorsanız birkaç metrekarelik çim alan bile mera etkisi yaratabiliyor bünyede. Hele bir de tepenizde öğle güneşini kesecek bir ağaç varsa metropolün en şanslılarından sayılırsınız. O nedenle park ve bahçeler İstanbul gibi büyük kentlerde yaşayanlar için çok değerli.
Ciddi bir tehdit
Ancak alerjik hassasiyeti olanlar için durum biraz daha farklı. Onlar için bahar, “polen mevsimi” yani, kızarmış gözler ve burunla geçirilen birkaç haftalık kabus periyodu demek. Üstelik o kabusu artırmada yeşil alan, park ve bahçelerin etkisi de oldukça yüksek.
Nasıl mı? Park ve bahçe süslenmesinde kullanılan bitkilerin alerjik reaksiyonlara neden olması nedeniyle. Alerji rahatsızlığı olmayanlar farkına bile varmayacaktır ama gözümüzü ve ruhumuzu okşayan o renk renk çiçek ve ağaçlar, nüfusun bir bölümü için ciddi bir tehdit. Mesela Adana’da yapılan bir çalışmada; park, bahçe ve yol kenarlarındaki egzotik bitkilerin yüzde 76’sının alerjik reaksiyonlara neden olduğu saptanmış. Yine Ankara’da da üç yıl önce yürütülen bir çalışmayla park ve bahçe süslemesinde kullanılan bitkilerin yüzde 51’inin alerjik reaksiyonlara neden olduğu belirlenmiş. Bu reaksiyonlar da öyle hafife alınacak cinsten değil. Solunum güçlüğü yaratan astıma varan alerjik reaksiyonlardan bahsediyoruz.
Yüksek bir oran
Ankara Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nur Münevver Pınar’a göre Türkiye genelindeki süs bitkilerinin yüzde 50-70’i alerjik. Sizce de oran oldukça yüksek değil mi? Pınar’ın makalesine göre, Türkiye’deki toplam 45 bitki familyası alerjik polenlere neden oluyor ve coğrafyamızdaki ağaç-çayırların yüzde 50’si, otsu bitkilerin yüzde 30’u, buğdaygillerin de yüzde 20’si alerjik reaksiyon kaynağı. Oranları rüzgarla tozlaşan bir ağaçtan 12-15 milyar adet polenin atmosfere dağıldığını gözönüne getirerek okumakta fayda var.
Nüfusun yoğun olduğu kentlerde ekilecek, dikilecek bitkiyi alerji kıstasıyla değerlendirmenin nüfusun bir bölümü hayati derecede önemli olduğu apaçık ortada. Kent yöneticilerinin bölgelerindeki yaşam kalitesini artırmak için düzenledikleri park ve bahçelere bir de alerji yönünden bakmaları gerekiyor.
Kuru fasulye tarlada kalır mı?
Geride bıraktığımız haftanın önemli gündem maddelerinden biri de kuru fasulye ve kırmızı biberdi.
Tarım ürünlerindeki artan fiyatlar siyaseti zorluyor. Et fiyatları günlerce konuşuldu, ithalat kartı oynandı ama pek de değişen bir şey olmadı. Şimdi kuru fasulye ve kırmızı biberin ateşi de ithalatla düşürülmeye çalışılıyor. Oysa tarım politikaları çok hassas. İyi planlanmadan yapılacak bir düzenleme üretime büyük darbe vurabiliyor.
Kuru fasulyeye dair bir çalışma yapan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık’ın uyarısı da bu yönde. “İç piyasada fiyat düşürmek için kuru fasulyenin gümrük vergisini sıfırlayıp ithalatı özendirirseniz kuru fasulye tarımı yapan çiftçinin ürünü tarlada kalabilir” diyor özetle Atalık. Buna ne neden olacak? Düşük vergi etkisiyle gereğinden fazla ithalat yapılması. Çiftçi fasulyenin hasadını yaz sonunda yapıyor ve o günlerde fiyat, ürünü tarladan kaldırmaya değmeyecek seviyelere gelirse, yoğun emek isteyen fasulye tarımı bu tablodan olumsuz etkilenebilir.
Mevcut durumda son 15 yılda kuru fasulye ekim alanının yarı yarıya azaldığını (180 binden 90 bin hektara) dikkate alırsak yerli fasulyeyi mumla arar hale gelmemiz muhtemel. İthalata ödediğimiz yıllık 40 milyon dolar da cabası.
Sorularınızın cevapları burada
Bu köşede her hafta sürdürülebilir bir yaşama ve doğaya dair konuları ele alacağız. Yeşili, toprağı, ağacı kısaca çevreyi gündemin ilk sırasına koyup, ekosisteme, insan ve diğer tüm canlılara zarar verebilecek uygulamalara dikkat çekmek amacımız. Siz de sorularınızı, konu önerilerinizi ve merak ettiklerinizi gurkan.akgunes@milliyet.com.tr adresine gönderebilirsiniz. Gelin her pazar siz de doğaya ses verin...