Bazı günler vardır, bir anlam yüklendiğinde sıradan olmaktan çıkar. 5 Haziran da öyle; dünyanın çevreyi düşündüğü gündür. Çünkü 365 gün kirlettiğimiz küçük mavi gezegenimizi hatırlatır
Yarın Dünya Çevre Günü. Muhtemelen yine yarın birçok şirketin “yeşile boyama” faaliyetlerine tanıklık ederiz. Nedir yeşile boyama? Çevreye zarar veren faaliyetleri, geri dönüşüm, su tasarrufu, sürdürülebilirlik adımları ve çevre temizliği aktiviteleriyle örtmek. Bu duruma son dönemde daha sık rastlıyoruz. Nedeni ise özellikle iklim krizi sonrası, çevreye yönelik toplumsal duyarlılıkta yaşanan artış!
Artık bilinçli insanlar, günlük yaşam pratiklerinde ve tüketirken, gezegene nasıl daha az zarar verebileceğini önemsiyor. Çevreci yaşamak için bireysel değişikler yapıyor, tercihlerini ve satın alma kararlarını çevresel etkileri gözeterek düzenliyor. Tabii her adımda çevreyi gözetmek de pek kolay değil! Bugün birçok kamu otoritesinin ve sivil toplum kuruluşunun önümüze koyduğu çevreci yaşam önerilerinden bazıları, günlük hayata uyarlanabilir olmaktan çok uzak. Mesela, yeşil seyahat. Daha az uçak ve otomobil kullanıp, trenle seyahat etmemiz salık veriliyor. Ama seyahatlerin yoğun olduğu güzergâhlarda ya tren yok ya da kapasiteleri yetersiz! “Arabadan inip bisiklete bin” deniliyor, ama İstanbul’da bisiklet yolları malum! Yürüsek, çoğu bölgede kaldırım dahi yok. Bu nedenle çevreci yaşam adımlarının mutlaka yerel ölçekte hazırlanması gerekiyor.
Gelin daha yaşanabilir bir dünya miras bırakmak için bireysel olarak neler yapabileceğimize birlikte bakalım...
Duyarlı tüketim: Çevreye verdiğimiz zararın çoğu tüketimden kaynaklanıyor. Ama tüketmeden de yaşayamayız. Mesela plastik. Tamamen vazgeçmek zor ama ciddi oranda azaltabiliriz. Çevreye zarar veren ürün yerine alternatifini seçebiliriz. Kolayca gözden çıkardıklarımızı yeniden kullanabilir, tamir edip, dönüştürüp tekrar kullanabiliriz.
Çevreci beslenme: Her 3 gıdadan 1’i çöpe gidiyor. Demek ki ihtiyacımızdan fazlasını satın alıyoruz. Bunu değiştirmek, haftalık menüye göre alışveriş etmek ve bozulabilecek gıdaları daha az almakla mümkün. Bir diğer önemli nokta et tüketimi. Kırmızı et, yaygın sebze ve tahıllardan onlarca kat daha fazla sera gazı emisyonuna neden oluyor. Et tüketimini azaltmak, sağlık açısından da iyi. Mümkünse yerel beslenmek de hem karbon ayak izini azaltmak hem de daha az kimyasala maruz kalmak açısından önemli.
Atığı ayrıştırmak: Atığın geri dönüşüme gitmesine yardımcı olmak için evdeki çöpü, ıslak ve kuru olarak depolamakla işe başlayabiliriz. Çünkü ambalaj atıkları, yemek atıklarıyla birlikte çöpe atıldığında geri dönüşüm özelliğini kaybediyor. Kullanılmış yağa özellikle dikkat! Lavaboya döküldüğünde su kaynaklarında ciddi kirliliğe neden oluyor. Atık yağ, pil, metal, giysi ve elektronik eşya gibi atıkları mutlaka geri dönüşüm ünitelerine atmalıyız. Yiyecek artıkları da toprakla buluştuğunda toprağı besleyen komposta dönüşebiliyor.
Su hassasiyeti: Suyu ve su kaynaklarını korumak, ülkemiz için en acil gündemlerden biri. Çünkü su fakirliği riski kapımızda! Musluklara su tasarruf başlıkları koyup tesisat kaçaklarını önlemek, banyo süresini kısaltıp çamaşır/bulaşık makinesini tam dolu halde çalıştırmak, daha az araba yıkayıp yağmur suyunu depolama çözümleri üretmek, atabileceğimiz bireysel adımlardan sadece birkaçı. Bunlara ek olarak, deniz, göl ve dereleri korumak için su yollarına kimyasalları göndermemek, toksik kimyasallarla yapılmış temizlik malzemesi kullanmamak, mikroplastik partiküller içeren, temizlik, kozmetik ve kişisel bakım ürünlerinden uzak durmak da son derece önemli!
Yeşil enerji: Enerji üretimi çevre açısından büyük tahribata yol açıyor. Bu nedenle Güneş’ten enerji üretmek seçeneklerine yönelmek, daha az enerji tüketen elektronik cihazları tercih etmek, elektrikli otomobil kullanmak, evlerde ısı yalıtımı çözümleri uygulamak, led ampul kullanmak, yakıt tasarrufu önlemleri almak, klima ayarını birkaç derece yükseltmek önceliğimiz olmalı.
Ağaç dikmek:Bitkiler havadaki kirletici karbonu emer. Bir genç ağaç bile her yıl 5 kilogram karbondioksiti hapsedebiliyor. Ağaçlar ayrıca kükürtdioksit, nitrojen oksitler ve küçük parçacıklar da dâhil olmak üzere diğer tüm zararlı maddeleri havadan temizliyor. Ağaç dikmek, çevre açısından en yararlı adımların başında geliyor.