Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son yıllarda sütün yarardan çok zarara neden olduğunu savunanlardan Dr. Suat Erus bu konuda ezber bozacak yaklaşımları anlatıyor

İki gün sonra Dünya Süt Günü. Sütün insan sağlığı için önemini vurgulamak amacıyla son 20 yıldır böyle bir gün kutlanıyor. O zaman tam da bugüne uygun esaslı bir soruyla baş başa bırakayım sizi bu hafta. Süt sağlığa gerçekten yararlı mı? Süt ve süt ürünlerini sorgusuz sualsiz tüketen çoğunluğa eminim bu soru çok şaşırtıcı gelmiştir. Ama son yıllarda sütün yarardan çok zarara neden olduğunu savunanların sayısı da azımsanmayacak derecede artıyor. Veganlar başta olmak üzere bazı hekimler, bilimsel çalışma ve klinik gözlemlere dayanarak, sütle ilgili ezber bozacak itirazlarda bulunuyor. O hekimlerden biri de Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Dr. Suat Erus. Erus’a göre sütle hayvandan insana geçen hormonlar, sağlığımıza zarar verme potansiyeline sahip.

Haberin Devamı

Eşiyle birlikte dört yıldır vegan beslenen Dr. Erus, sütün büyüme hormonlarıyla dolu bir salgı olduğuna dikkati çekiyor ve sütteki büyüme hormonu ile insüline benzeyen büyüme faktörünün hastalık potansiyeli taşıdığını savunuyor. Süt tüketerek büyüme hormonu alan kişilerde kanser görülme sıklığının arttığının tespit edildiğini belirten Dr. Erus, sütteki kalsiyumun da hiçbir işe yaramadığı görüşünde: “Süt diğer hayvansal maddeler gibi asidik bir maddedir. Vücut bu asidik maddeden kendini korumak için ortamı bazik hale getirip nötralize etmeye çalışır. Bunu yapmak için de kemiklerdeki kalsiyumu kullanır. Ve böylelikle siz süt içerek kalsiyum alacağınızı ve kemikleriniz güçlendireceğinizi düşünürken, aksine kemik gücünüzü azaltırsınız.”

Beyaz ayrışmada kim haklı

Büyüme sinyali

Tüm verilerin süte sadece doğumdan sonra ilk yılda ihtiyaç duyduğumuzu gösterdiğine işaret eden Dr. Erus, şunları kaydediyor: “Ama biz hayat boyu başka bir canlının yavrusu için dizayn edilmiş sütten yapılan yiyecekleri tüketiyoruz. E haliyle o yavrunun büyümesi için gerekli büyüme hormonlarını da alıp hücrelerimize gereksiz yere büyüme sinyali göndermiş oluyoruz. Bunun yanında süt, hamile veya lohusa bir inekten geldiği için ineğin cinsiyet hormonları da süt ve süt ürünleriyle bize geliyor. Bu hormonların uzun vadeli alımlarının riskli olduğunu biliyoruz. Bu noktada kalsiyumu zaten yeşil yapraklı sebzelerden zaten alabiliyorken sütteki kalsiyuma ihtiyacımız yok.”

Haberin Devamı

Tabii bu yaklaşıma ek olarak süte bu kadar keskin bir şekilde karşı çıkmayan bazı çocuk doktorlarının da artık “Erken ergenliği engellemek için süt içirme! Sadece yoğurt ya da kefir tercih edilebilir” dediğini görüyoruz. Özellikle alerji kökenli hastalıklar söz konusuysa ilk sorgulanan besin süt oluyor. Belki sizin çevrenizde de süt ürünlerini kestikten sonra mide ve bağırsak şikâyetlerinin ortadan kalktığını söyleyenler vardır.

Ama diğer taraftan, Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı Türkiye Beslenme Rehberi’nde, yetişkin bireylere her gün 3 porsiyon, çocuk, genç ve gebelere de 2-4 porsiyon süt ve süt ürünleri tüketmeleri salık veriliyor. Okullarda çocukların gelişimi için süt dağıtılıyor, belediyeler halk sütlerle beslenme eşitsizliğini gidermeye çalışıyor. Hayvan sütlerinin insan sağlığı için temel bir besin olduğunu, çocukların büyüme döneminde ihtiyaç duyduğu kalsiyum, fosfor ve magnezyumu en iyi sütün karşıladığını, sütte yaşam için elzem aminoasitlerin bulunduğunu ortaya koyan çok sayıda hekim ve beslenme uzmanının bulunduğu da aşikâr. Sonuçta yaşanan beyaz ayrışma, sağlıklı beslenme arayışındakiler için ciddi bir kafa karışıklığına yol açıyor. Yakın gelecekte bilimsel bir konsensüs yaşanmazsa bu süt tartışması daha çok su kaldıracak gibi.