Eski çağın “antibiyotiği” propoliste güzel bir gelişme yaşandı geçtiğimiz günlerde. Cenevre’deki yarışmada Anadolu propolisi inovasyon kategorisinde ilk 3’te yer aldı.
Anadolu topraklarında yetişen bir propolis özütü NutraIngredients Awards yarışmasında ilk 3’e girdi. Bunda Anadolu’nun endemik bitki çeşitliliğinin etkisi yadsınamaz. Çünkü propolis aynı bal gibi. İçeriği üretildiği coğrafik menşeye haiz kimyasallar içeriyor. O bileşenleri başka bir coğrafyada bulmak olanaksız.
Cenevre’deki yarışmada kürsüye çıkan propolisin üreticisi gıda mühendisi Aslı Elif Tanuğur. Aslında ödüllere alışık bir isim. Çocuğuna şifa olması için ürettirmeye başladığı ve daha sonra markalaştırdığı propolis, 6’sı uluslararası 13’ü ulusal, 19 farklı ödüle layık görüldü. Ama bu yarışmanın çok daha özel olduğunu anlatıyor Tanuğur.
Doğal şifanın peşinde
Yarışma sağlığa katkı yapan doğal içerikleri desteklemeye odaklı bir organizasyon. Anadolu propolisiyle inovasyon kategorisinde ilk 3’ü paylaşan diğer içeriklere bakınca da artık dünyanın doğadaki şifanın peşinde olduğu anlaşılıyor. Finalist olan içeriklerden biri vücuda yüksek dozda “resveratrol” sağlayan yeni bir ürün. Son zamanlarda, en etkili ve popüler yaşlanma karşıtı bileşen olarak öne çıkıyor. Resveratrol’un ana işlevi antioksidan özelliğiyle vücuttan serbest radikallerin uzaklaştırılması.
Diğer içerik ise soğuk suda dağılabilir Curcuma longa (zerdeçal) ekstraktı. Sağlığa faydalı curcumin, normalde yağda çözünüyor ama bunun vücutta ne derece emildiği tam olarak bilinmiyor. Bir Alman firma da bunun için curcumini sulu ortamda çözündürmüş ve hazırladığı bu ekstrakla yarışmaya katılmış.
Türkiye florası muazzam
Tanuğur, ilk 3’e girmelerinde ürünlerindeki bileşenlerin büyük etkisi olduğunu söylüyor;
“Büyük jürinin önüne çıktık ve sunumumuzda hazırladığımız propolis özütünün bilimsel yanına vurgu yaptık. Dünyanın neden böyle bir ürüne ihtiyaç duyduğunu, etkisini, sağladığı faydayı anlattık. Daha çok bilimsel çalışmaları soruyor jüri. Bir de diğer benzer maddelerden farkı onlar için önemli. Biz propolisin antioksidan olduğunu, içeriğindeki fenoliklerin bakteriyel aktivite testlerini göstererek savunduk. Onlar da hemen başka antioksidan maddeleri örnek verip, mesela ‘Zencefil de antioksidan, propolisin farkı ne?’ diye sordu. Tabii orada propolisteki bileşenleri ve bu bileşenlerin diğer maddelere oranla yoğunluğunu vurguladık. Mesela bizim özütleme yöntemimizle rakiplere oranla 5 kat daha fazla fenolik yoğunluk elde ettiğimizi anlattık. Öykümüz hepsini etkiledi. 7 bin çalışanı olan Alman firmanın yetkilisi, ‘İlk kez gelip ilk 3’e kaldıysanız siz kendinizi zaten birinci sayın’ dedi.”
Çoğumuz farkında olmasak da Türkiye florası gerçekten muazzam. Bitki çeşitliliği ve endemik türler en büyük zenginliğimiz. Coğrafyamızdaki arıların ürününden böyle bir derece elde edilmesi de bunun kanıtı. Bu zenginliği sağlıklı bir gelecek için korumamız şart. Zira, mevcut çalışmalar; sahip olduğu fenolik bileşenlerden dolayı propolisin antimikrobiyal etki gösterdiğini, bağışıklık sistemini güçlendirip, kanser oluşumunu baskıladığını söylüyor.