Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

BİZİM DIŞIMIZDAKİ ETKENLER
1) Türkiye’de dolar fiyatının artmasının ana nedeni, dünyada doların değer kazanmasıdır. Doların değer kazanıp kazanmadığı dolar endeksinden izlenir. Dolar endeksi doların 6 önemli para biriminden oluşan sepete göre değer değişimimi gösterir. Sepette euro’nun ağırlığı yüzde 57.6 dır. Japon Yeni’ninki yüzde 13.6’dır. Euro değer kaybettikçe dolar değer kazanıyor.
2) Önceleri 1 euro veren 1.36 dolar alabiliyordu. Şimdilerde 1 euro veren 1.05 dolar alıyor. Euro’nun değeri eridi. Bu ilişkiye çapraz kur deniliyor.
3) Dolar endeksi 2014 yılı ağustos ayına kadar 80-81’lerde dolanıyordu. 2015 yılbaşında 92 oldu. Şimdilerde 99.92 dolayında. İşte doların dünyada değer artışının göstergesi bu.
4) Dünyada yüzer gezer bolca döviz var. ABD ve AB merkez bankaları piyasaya bolca döviz saldı. Bu dövizler üretime, tüketime gitmedi. Finansal kuruluşların kasalarında. Finansal kuruluşlar bu dövizlerle para kazanmak istiyorlar. Para kazanmanın en sağlam yolu parayı faize yatırmak. ABD’de bugün reel faiz var, Avrupa’da yok.
ABD’de 10 yıllık devlet kâğıdının faizi yüzde 1.9’larda. Daha da artması bekleniyor. Almanya’da 10 yıllık devlet kâğıdının faizi yüzde 0.15 oranında. Altı aylık faiz yüzde 0.22 oranında. Bu durumda dünya piyasalarındaki dövizler ABD’ye yöneldi. Bu da dolara talebi artırıyor, doların değerini artırıyor.
5) Biz doların değer artışını aynen TL’ye yansıtmak zorundayız. Bu nedenle dolar fiyatı artıyor. Dolar fiyatı artınca, dünya piyasalarında fiyatı dolarla belirlenen altının TL fiyatı da artıyor. Dünyada altının dolar fiyatı artınca, Türkiye’de altın fiyatındaki artış katmerli oluyor.

Haberin Devamı

BİZİM İÇİMİZDEKİ ETKENLER
1) Türk ekonomisinde yabancılar için önem taşıyan göstergelerde bozulma devam ediyor.
a) Büyüme yavaşladı. 2013’de yüzde 4.2 olan oran 2014’de yüzde 2.9’a geriledi. Büyümede imalat sanayiinin ağırlığı azaldı, inşaat öne çıktı.
b) Dış dünya ülkenin milli gelirini cari dolar kuru hesaplanan rakamdan izliyor. Bizde dolar fiyatı arttığı için sabit fiyatlarda 2014’de yüzde 2.9 büyüyen milli gelir, cari döviz kuru ile 823 milyar dolardan 800 milyar dolara gerilemiş görünüyor. Dışarıdan bakanlar, milli gelirin gerilemeye başladığı izlenimini alıyor.
c) 2015’in öncü göstergeleri yavaşlamanın devam ettiğini haber veriyor.
d) Döviz açığı küçülüyor ama gene de yılda 40-50 milyar dolarlık açık var. Aylık açık 2015 Ocak ayında 2 milyar dolardı, şubatta 3 milyar dolar oldu.
e) Önemli olan, ülkenin cari açığı/döviz açığını nasıl kapattığı. Açık doğrudan yatırım, portföy yatırımı ve dışarıdan borçlanarak kapatılıyor. Şubat ayında net olarak döviz girişi olmadı. Her üç kalemden net 2 milyar dolar döviz çıkışı olunca, Şubat ayında döviz açığı 5 milyar dolara ulaştı. Allahtan nereden geldiği belli olmayan 4 milyar dolar döviz geldi de döviz açığı 1 milyar dolara geriledi. Onu da döviz rezervlerinden kapattık.
f) Türkiye’ye dışarıdan bakanlar için enflasyon önemlidir. 2008’den 2014’e 6 yılda enflasyon ortalaması yüzde 8’in üzerinde gerçekleşti. 2015 yılının ilk 3 ayında enflasyon yüzde 7.5 dolayında dolandı.

Önemli olan enflasyon
g) Merkez Bankası, bizdeki enflasyon ile ekonomik ilişkilerimiz olan ülkelerdeki enflasyon oranlarını karşılaştırarak “Reel Efektif Döviz Kuru Endeksi” düzenliyor. Basit anlatımla, enflasyona göre doların ucuz olup olmadığını sergiliyor. 2015 Ocak ayı endeksi 108, mart ayı endeksi 104 oldu. Demek ki dolar fiyatındaki artışa rağmen mart ayında TL’si gene de 4 puan değerli durumda idi. Dolar fiyatının daha da fazla artması gerekiyordu
h) Yabancılar, göstergeleri üst üste koyarak ülke için risk primi (CDS) belirliyorlar. Bizim risk primimiz 170’lerde, 180’lerde dolanırken nisan başında 209’lara çıktı. Bu yazı yazılırken 218 olmuştu. Krizden yara bere alan İspanya’nın risk primi 86, Portekiz’inki 132.
Dünyada yüzen gezen dövizler risk primi yüksek ülkelere ilgi göstermiyor. Veya bu ülkelere para gönderirken, döviz fiyatının üzerine risk primi ekleyerek maliyeti artırıyor. İşte bu nedenle, risk priminin yüksekliği, ülkede döviz fiyatını “göreceli olarak” (diğer ülkelerinkinden) daha da fazla artmasına yol açıyor.

Haberin Devamı

KRİZ YOK DENGELER DEĞİŞİYOR
1) Dolar yükseliyor, euro değer kaybediyor, ihracatta yavaşlama var ama ekonominin çarkları dönüyor. Bu çok önemli.
2) Yabancı girişi yavaşlasa da ülkeden ciddi boyutta yabancı çıkışı olmadı. Genelde sıcak para riskli durumlarda ülkeyi terk eder. Bizde mart ayında 114 milyar dolar sıcak para stoku var.
3) Türk halkının güveni sağlam. Dolara hücum etmiyor. Bankalardaki döviz mevduatı hesaplarında yılbaşında 155 milyar dolar vardı. Son rakam 160 milyar dolar. Özel şahısların, şirketlerin hesaplarındaki artış 5 milyar dolar. Dolar fiyatı arttığı için bu hesapların TL karşılıkları artıyor. TL’ye bakarak artışı hesaplamak yanlış olur.

Bundan sonra ne olacak?
Özetle: Bu yazı dolar fiyatındaki artışa “güzelleme” yazısı değildir. Artışın nedenleri anlatılıyor. Evet, dolar fiyatının dış ve iç etkenlerle artması ekonomi için, yatırımcı, üretici ve daha da önemlisi halkımız için çok kötüdür. Artış, kontrolden çıkmış durumdadır.
Ama önemli olan bugüne kadarki gelişmelerin ekonomide bir krize, yıkıntıya yol açacak güçte olmamasıdır. Bundan sonrası mı? Büyüklerimiz ne demiş? ”Biz bugüne kadar ne krizler gördük... Ne devalüasyonlar yaşadık... Yıkılmadık, ayaktayız... Bundan sonrası ise “Allah kerim!”