Gelir dağılımındaki çarpıklıkta ve yoksullukta birçok ülkenin önünde koşuyoruz. En önemli sorunumuz bu olsa da, seçim öncesi partilerimiz ve politikacılarımız bu konulara hiç mi, hiç önem vermedi, vermiyor...
OECD’nin (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) geçen hafta yayınlanan bir araştırması, Türkiye’nin gelir dağılımındaki çarpıklık ve yoksulluk göstergelerinin, ne kadar kötü olduğunu bir defa daha gündeme getirdi.
OECD’nin raporunda zengin ve fakir arasındaki uçurumun 30 yılın en yüksek oranına ulaştığı, son yıllarda eşitsizliğin azalacak yerde büyüdüğü belirtildi. Rapora göre, OECD’ye üye 34 ülkede, gelir dağılımı adaletsizliği sıralamasında Şili, ilk sırada. Şili’yi Meksika, Türkiye, ABD ve İsrail izliyor.
Raporda herşeye rağmen Türkiye’nin 1985 ve 2013 yılları arasında gelir dağılımı eşitsizliğinin giderilmesinde aşama kaydettiği belirtiliyor. Rapora göre, üye ülkelerde nüfusun en varlıklı yüzde 10’u, nüfusun en yoksul yüzde 10’undan 9.6 kat daha fazla kazanıyor. OECD’ye göre, bu oran 1980’li yıllarda 7.1, 1990’lı yıllarda 8.1, 2000’li yıllarda ise 9.1’e çıkmıştı.
Gençlerde yüksek
Raporda Türkiye’nin, nüfusun en üstteki ve en alttaki yüzde 10’luk dilimleri arasındaki gelir uçurumunda ise Meksika, Şili ve ABD’nin ardından dördüncü sırada olduğu belirtiliyor. (2013 TÜİK verilerine göre 6’ncı sıradayız.)
OECD’nin yoksulluğu yaşlara göre değerlendirilmesinde Türkiye, çocuk yoksulluğunda birinci sırada yer alıyor. 0 - 17 yaş grubunda yüzde 28.4’lük kesim yoksul. Bu oranın 18 - 25 yaş grubunda yüzde 16.2, 26 - 65 yaş grubunda yüzde 14.4 ve 65 yaş üstü grupta yüzde 18.4 olduğu belirtiliyor.
Araştırmada Türkiye’de en zengin yüzde 10’luk kesimin, en fakir yüzde 10’luk kesimden 15.2 kat daha fazla kazandığına işaret ediliyor. (2013 TÜİK verilerine göre fark 12 kat.) Bu fark Meksika’da 30.5 kat, ABD’de 18.5 kat, İsrail’de 12.5 kat, Yunanistan’da 12.3 kat. Raporda yer alan Türkiye ile ilgili değerlemeler 2011 yılı verilerine dayanıyor.
Düzelme var ama az
Ülkelerde gelir dağılımının adil olup olmadığı Gini katsayısı ile ölçülüyor. Katsayı 1’e yaklaştıkça gelir dağılımının bozulmakta olduğu, 0’a yaklaştıkça gelir dağılımında düzelme olduğu anlaşılıyor.
Bizde 1987 yılında Gini katsayısı 0.430 idi. 2006 yılında 0.428 oldu. 2013 yılı katsayısı 0.400 olarak açıklandı. (OECD raporunda Gini katsayısı 0.410 olarak veriliyor.)
Nüfusun ne kadarının göreli yoksulluk sınırında olduğu, en ortadaki (medyan) gelir rakamına göre ölçülüyor. Genelde en ortadaki gelirin yüzde 50 altında geliri olanlar “göreli yoksul” nüfusu oluşturuyor. 2013 yılı belirlemelerine göre bizim göreli yoksul nüfusumuz toplam nüfusumuzun yüzde 14.90’ı kadar. Yıllar itibariyle de iyileşme var.
Gelir dağılımında eşitsizliği önlemek her ülkenin en önemli hedefi. Gelir dağılımındaki çarpıklık kendiliğinden düzelmez. Varlıklıdan alarak yoksula dağıtmakla gelir dağılımını düzeltme imkânı yoktur. Önce gelir artacak, artan gelir ile çarpıklık düzeltilecek. Gelirin artması ise üretim artışına bağlı. Üretim artacak ki, hem istihdam, hem gelir artsın. Artan gelir adil dağıltılabilsin.
Aslan payı varlıklı kesime
Türkiye İstatistik Kurumu, her yıl gelir dağılımı ve yoksulluk konusunda değerlendirmelere imkân verecek verileri yayınlıyor. En son 2013 yılı verileri yayınlandı. 2013 yılı verilerine göre bizde nüfusun en yoksul yüzde 10’luk dilimi gelirin yüzde 2.6’sını alırken, en varlıklı yüzde 10’luk nüfus gelirin yüzde 31.3’ünü alıyor.
En varlıklı yüzde 10’luk nüfusun geliri, en yoksul yüzde 10 nüfusun gelirinin 12 katı. (OECD raporunda en yoksul yüzde 10’luk nüfusun payı yüzde 2.1, en varlıklı yüzde 10 nüfusun payı yüzde 31.7 ve en varlıklı yüzde 10’nun en yoksul yüzde 10’nüfustan 15.2 kat büyük olduğu belirtiliyor.)