Dünyada dolar değer kazanıyor. Yılbaşında 90.7 olan dolar endeksi, 97.4 oldu. Endekste yüzde 8 oranında yükselme var.
Doların değer kazanmasının etkisinde bize benzer 27 ülkede dolar fiyatı ortalama yüzde 6 oranında arttı. Ama bizde dolar fiyatı artışı yüzde 11.7 oldu.
Eğer bizde de dünya ortalaması gibi yüzde 6 yükselse idi dolar, 2.60’ın üzerine tırmanmayacak, 2.46 TL dolayında satılacaktı.
Dolar fiyatındaki artışın yarısının içten, yarısının dıştan olduğunun bir başka göstergesi döviz sepeti...
Yarım dolar + yarım euro fiyatında olan döviz sepeti, yılbaşında 2.58 TL iken yüzde 5.4 oranında arttı, 2.72 TL oldu.
Döviz sepetinin artmamasının gerisinde euro’nun değer kaybı var. Euro, dolara karşı yüzde 10.2 oranında değer kaybetti ama dolar fiyatına endekslediğimiz için bizde fiyatı aynı ölçüde azalmadı hatta yüzde 0.2 oranında arttı.
İthalatçımız, ihracatçımız ve ithal malı kullanan üretici ve tüketici için dolar ve euro fiyatı değişimi önemli.
Geçen yıl ihracatın yüzde 44’ü euro, yüzde 47’si dolar ile yapıldı. İthalatta doların payı yüzde 63, euro’nun payı yüzde 30 idi.
Gedik Yatırım Yöneticisi Eral Karayazıcı, dünya piyasalarını çok iyi izleyen iktisatçılardan biridir.
Karayazıcı, doların değer kazanmasının bir süre daha devam edebileceğini, küresel piyasalardaki çalkantının duraklamasının zaman alacağını söylüyor.
Dünya piyasaları çalkalanıyor ama, çalkantıda Brezilya ve Bulgaristan’dan sonra dünya 3’üncüsüyüz. Ekonomisi bizden zayıf Romanya, Çek Cumhuriyeti, Kolombiya, Macaristan, Polonya, Meksika dolar fiyatının değerlenmesinden bizden daha az etkileniyor.
2- Peki faizi daha indirsek sanayi şaha kalkar mı?
Ocak ayında sanayi üretimi, yıllık olarak yüzde -2.2 geriledi. İmalat sanayi üretiminde yıllık gerileme yüzde -2.4 oldu.
Sanayi üretimindeki gerileme, ekonomide durgunluğu gösterir. Her şeyin başı üretimdir. Sanayi üretimi ve sanayi üretiminin temeli olan imalat sanayi üretimi ne kadar artar ise, ekonomi, ülke o kadar büyür. Üretim artışı gelir artışıdır. İstihdam artışıdır.
Üretimde gerileme, hem ekonomide, hem sosyal yapıda büyük riskler getirir.
İnsanlar, işletmeler ancak talep var ise üretim yaparlar, üretimi artırırlar. Talep iç talep ve ihracat talebinden oluşur.
Gıdada % 5 gerileme
Halkın satın alma gücü sınırlı olduğundan iç talep artamıyor. Döviz kurundaki artışa rağmen ihracat artmıyor, geriliyor. Talep olmadığı için de üretim geriliyor.
2015 Ocak ayında üretim gerilemesi gıdada yüzde -5.0, tekstilde yüzde -13.7, deride yüzde -15.4, ana metal sanayinde yüzde -8.8, elektrikli teçhizat üretiminde yüzde -6.7 oranında oldu.
İmalat sanayinin 2010 yılında 100 olan takvim etkisinden arındırılmış endeksinde 2014 yılında en düşük rakam 109.4, yıl ortalaması 121.7 idi. Ocak ayında endeksin 108.8’e gerilemesi sanayi üretiminin 2013 şubat ayından bu yana en düşük sanayi üretimini işaret ediyor.
Takvim etkisinden arındırılmış göstergelere göre ocak ayında sanayi üretiminde ve imalat sanayinde gerileme yüzde -1.4 oranında oldu. Gerileme 2014 ekim ayında başlamıştı. Sanayi üretimi aylık olarak ekimde yüzde -2.0, kasımda yüzde -0.2 geriledi. Aralıkta yüzde 0.7 arttıktan sonra 2015 ocak ayında gerileme yüzde -1.4’ü buldu.
Tek faiz işe yaramaz
Acaba üretim artışındaki gerileme, ekonomideki yavaşlama, faiz indirimi ile ortadan kaldırılabilir mi?
Üretim cephesinden, sanayicinin üretimi artıramamasının nedeni yüksek faiz değil. Talep yetersizliği... Faiz indirilir, tüketici kredilerinde musluk açılır ise, gelir yetersizliğinden alışveriş yapamayan kesim borçlanarak alışverişe başlar. İç talep suni olarak genişleyebilir. İhracatçıya zaten düşük faiz ile döviz kredisi veriliyor. Açık anlatımıyla “indir faizi, sanayi üretimi şaha kalksın” formülü gerçekçi olamaz.
Talep daralmasına dayalı sanayi üretimindeki gerileme, ancak çok yönlü, birbiriyle çelişmeyen ekonomi tedbirleri ile önlenebilir.