Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İki gün önce bizim mahallede yollara açılan bez afişlerde, Başbakan’ın mitingine katılmak isteyenlerin İstinye’den motorla Maltepe’ye ulaşabilecekleri duyuruldu.
Motor saat 13.30’da İstinye’den hareket edecekti. İlan edilen saatten epey önce iskeleye gittim. Motorun üst katını her yaştan kadın doldurmuştu. Kadınların tamamına yakınının başı örtülü idi. Üzerlerinde etekleri ve uzun pardesüleri vardı.
Motorun ön bölümüne kutular içinde kumanyalar, sarı renkli parti bayrakları ve koli koli su şişesi yığılmıştı. Organizasyonu partili genç kadınlar yapıyordu. “Mahallemizin kadınları burada da erkekler nerede?”diyerek sual eyledim. ”Erkekler namaza gittiler, namazdan sonra gelecekler” cevabını aldım. Namazdan sonra erkekler geldi ama, motordaki erkek sayısı kadınların sayısına göre çok azdı. Kadın görevliler, İstanbul’un değişik bölgelerinden mitinge katılacaklar için 30 teknenin hareket edeceğini, Sarıyer’den katılacaklar için 4 tekne tahsis edildiğini söylediler.
Miting meydanında kadınlar çoğunluktaydı. Her yaştan kadın vardı. Benim gözlemim orta yaş altı kadınların daha çok olduğu şeklinde. Kadınların durumunun tersine erkek katılımcıların çoğu orta yaşın üzerinde. Erkek katılımcıların sayıları benim gözlemime göre kadınlardan daha az.
Acaba bu kadar parti yandaşı, güzel bir ilkbahar günü, uzun yolculuğu ve saatlerce meydanda ayakta beklemeyi göze alarak bir parti mitingine neden gider? Parti önemli değil, CHP, MHP olur, AKP olur... Neyi duymak, neyi, görmek, neyi yaşamak isterler? Kimse “Efendim gidenlere para veriyorlar da onun için mitinglere katılım oluyor” diyemez. Her gün bir şehirde bir partinin mitingi oluyor. Binlerle kadın, erkek mitinge katılıyor. Demek ki, “mitinge katılmak” halkımız için bir yaşam biçimi oldu. Miting havası, onca eziyete rağmen, halkımızı rahatlatıyor. Kimse “Halk mitinge giderek sevdiği politikacıyı dinliyor, yüzünü görüyor” da diyemez. Çünkü miting alanında söylenenleri duymak, konuşanı dinlemek mümkün olamıyor.
Ama bir çoşku var. O coşku gerçekten önemli. İnsanların toplu olarak “aidiyet” duygusunu paylaşmaları, partiye bağlılıklarını göstermeleri insanı etkiliyor.
Miting meydanında 2 milyon AKP’li var mıydı bilemem ama her halde 1 milyonun üzerinde İstanbul’lu meydanı doldurmuştu. 20 milyonluk İstanbul nüfusunun onda birinin, öğle saatlerinden evinden ayrılarak meydana gelmesi, dört saat ayakta başbakanı beklemesi, dört saat boyunca bayrak sağlaması, Başbakan konuşmasını sürdürürken coşkusunu doruğa çıkarması olağanüstü bir bağlılık ifadesi.
Başbakan Davutoğlu, “Bu benin 41’inci mitingim. Daha 40 miting daha yapacağım” diyerek miting konuşmasına başladı. O sırada meydanda açılan büyük boy Türk Bayrağı coşkuyu artırdı. “Kazanacağımızı biliyorum. Kazanamazsam görevi başkasına devrederim” diyerek özgüvenini sergiledi.
Genelde diğer miting konuşmalarında olduğu gibi A. Davutoğlu, meydandakilere farklı mesajlar verecek, ekonomik ve sosyal konulardaki bekleyişleri üzerinde konuşacak yerde, vatan millet - silistre konularına ağırlık verdi, TV ve gazetelere manşet olacak söylemleri tekrarladı.
Ama meydandakileri için önemli olan nelerin söylendiği değildi, kürsüde sevdikleri, bağlılık duydukları parti başkanının konuşması idi. Bu önemli mitingde bulunmaktı.
Son söz: AKP mitingi büyük ve etkileyici bir miting oldu. Miting meydanında milyonu aşan insanı toplamak, AKP il teşkilatının başarılı organızasyonu ile mümkün olmuştur ama, meydanı dolduranları meydana getiren, saatlerce ayakta durma gücü veren, R. Tayyip Erdoğan hayranlığı, AKP Başkanlığını devralan A. Davutoğlu’na güven ve sevginin ifadesidir. İstanbul mitingi A. Davutoğlu’nun en önemli güç gösterisi olmuştur.