Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Üniversitesi, Türkiye’nin önde gelen vakıf üniversitesi. 368 akademik personeli, 3.426 lisans, 926 lisans üstü öğrencisi var. Bugüne kadar 7.480 mezun verdi. Kütüphanesinde 114 bin kitap var. 2014’te kütüphaneden 115 bin kitap ödünç alınmış.
Sanatçı Meriç Algün Ringborg, Sabancı Üniversitesi kurulduğundan bu yana kimsenin ödünç almadığı 650 kitabı, ödünç almış, bunları bir rafa dizmiş. “Ödünç Alınmamış Kitaplar” rafı, Sakıp Sabancı Müzesi’nde öğrencilerin seçme eserlerinin yer aldığı “Buluşma... Reunion” sergisinde yer alan dikkat çeken çalışmalardan biri.

Haberin Devamı

İlgi görmeyen kitaplar
“Ödünç Alınmamış Kitaplar” arasında Rauf Orbay’ın Siyasi Düşünceler’i, Hüseyin Cahit Yalçın’ın İttihatçı Liderlerin Gizli Mektupları, Charles Texier’nin Küçük Asya Tarihi, Prof. Dr. Hamza Eroğlu’nun Devrim Tarihi, Rauf Orbay’ın Siyasi Hatıralar’ı da var ama benim ilgimi çeken dostum Yalçın Küçük’ün Aydın Üzerine Tezler kitabı oldu.
1982’de yayımlanan kitap Küçük’ün 5’inci kitabı. (İlk kitabı 1971 tarihli Plan, Kalkınma ve Türkiye isimli araştırmadır.) Şimdilerde 62’nci kitabı olan Çıkış’ı okuyorum. Yalçın Küçük Çıkış’ta “Karşı-Devrim”i anlatıyor. (Tekin Yayınevi, 30 TL)
“Aydın Üzerine Tezler”de Yalçın Küçük, aydın sorununu şöyle tartışıyor:
“Türkiye, tarihinin en aydınsız dönemini yaşıyor. 10 yıllara sıkışan bu yüksek tansiyon, Türkiye aydınında süreksizlik yaratıyor. On yılda yükselen, arkasından gelen on yılda alçalıyor, alçalmayı, ebedileştiriyor. Bunun edebiyatını yapmaya çalışıyor. Aydın, aklıyla ve inatla mücadele eden insandır. Mithat Paşa’nın Taid’de boğulması aydın tarihinde bir dönüm noktasıdır. O tarihten bu yana aydın etkinliğini kaybetmiştir. Günümüzde ise aydınlar toptan kırıma uğradığından, aydınlanma doktrininin yerini postmodernizm ile dinsel gericiliğin aldığı bir dönem yaşıyoruz.
Olumsuzluklara tepki göstermeyen, buyruklara boyun eğen, pasifize edilmiş toplumda, aydınlar toplumun aykırı bireyleri olarak küçümsenir hale gelmiştir.”

Aydınsız toplum olduk
Yalçın Küçük aydınsız toplumun sorunlarını bu çerçevede teker teker inceler. Öğretim üyeleri aydın olacak ve aydın öğrenciler yetiştirecek ki ülkede aydın sayısı artsın. Aydınlar ülkeyi daha ilerilere yönlendirebilsin. Ödünç alınmamış kitaba bakarak, öğretim üyesi ve öğrencilerin ilgi alanlarını belirlemek imkânsız. Gene de bunlar aydın adaylarının, ilgisini gösterir.
Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki sergiyi geziniz. Bu sergi nedeniyle genç sanatçılar için oluşturulan eğitim fonuna Milliyet-Demirören Grubu da önemli bir katkı yaptı.
Geniş halk kitlelerinin edilgin kılındığı, aydınların kırımdan geçirildiği, aydınlanma doktrininin yerini postmodernizm ile dinsel gericiliğin aldığı bir dönemde ‘Tezler’ büyük bir boşluğu doldurmayı amaçlıyor. Tezler, aydını aklıyla ve inatla mücadele eden kimse olarak tarif ediyor. İlk tarihsel-ilerici açılım olan Nizam-ı Cedit’in yeni ordu-eski ordu kavgasından çıktığını savunan Küçük, 1806-1826 tarihlerini bir iç savaş olarak nitelendiriyor ve bu iç savaştan Tanzimat’ın doğduğunu ileri sürüyor. Her iç savaşın aydın savaşı olduğunu belirten Küçük, Tanzimat’ın büyük bir aydın kıtlığında ortaya çıktığına işaret ediyor. Tanzimat’ı bir İngiliz dayatması olarak görenlerin aksine Tezler, Tanzimat’ın Mısır’dan gelen bir idare biçimi olduğunu ispatlıyor. Tezler, devrim celladı Rus Çarlığı’na karşı Kırım Savaşı’nı başlatan Tanzimat paşalarını ‘sömürge aydını’ suçlamasından kurtarıyor.