Dünkü yazımı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemiyle noktalamıştım:
“İkinci bir Menbiç oyalamasını kabul edemeyiz, eylül sonuna kadar bu konu gerçekleşmiş olacak yoksa kendi göbeğimizi kendimiz keseriz.”
Dr. Naim Babüroğlu ile söyleşimizden izlenimlerle devam.
....................
En kötü ihtimal...
ABD ile “Türkiye’nin istediği şekilde bir güvenli bölge oluşturulamadı ve TSK Kuzey Suriye’ye girdi...”
“Zeytin Dalı” ve “Fırat Kalkanı” harekâtlarında olduğu gibi PKK/YPG/SDG bütün şişirmelere karşın fazla direnemez.
Hava sahası ABD tarafından kapatıldığı için Türk savaş jetleri Türkiye sınırı içinde uçarak sınırın öbür tarafını dövebilecek vuruş kabiliyetine sahip.
Topçu ve Suriye içine girecek tankların destek atışı önemli.
ABD, zaten kendi askeriyle fiili bir çatışma içinde olamaz.
Arazi Fırat’ın batısındaki gibi zorlu değil, dümdüz...
TSK çok daha hızlı ilerler.
Ama...
Fırat’ın batısına TSK harekâtında olduğu gibi mevzileri bırakıp çekilmeleri ihtimali çok daha fazla.
......................
ABD ve Batılı büyükler BM Güvenlik Konseyi’ni “acil toplantıya” çağırır.
Ancak...
Rusya Devlet Başkanı Putin’in şu sözü ciddiye alınması gereken bir güvence:
“Türkiye’nin Kuzey Suriye’de güvenli bölge için harekâtı Suriye’nin bütünlüğüne katkı olur...”
BM Güvenlik Konseyi’nde kararlar “oy birliğiyle” alındığı için Rusya’nın karşı tavrı, diplomatik dille “vetosu” bu kanalı işlemez hale getirebilir.
Elbette ABD Başkanı Trump’ın daha önce ki “Türkiye’nin tek taraflı müdahalesi halinde ekonomisini çökertiriz” tweet’indeki tehdidi dahil bir sürü yaptırım seçenekleri var ama bu yollara gider mi?
Sanmıyoruz...
Türkiye’nin şu süreçteki “Bulunduğu coğrafya ülkenin kaderidir” gerçeğinin ışığında birçok şanssızlığının yanı sıra bir şansı da var; “İran sorunu...”
ABD, Suudi Arabistan, Körfez Emirlikleri ve İsrail, “İran tehdidine rağmen” Türkiye’nin kopmasını, bir anlamda Rusya ve İran ile aynı ortak paydaya savrulmasını göze alamaz.
Rusya ise NATO vazosundaki Türkiye-ABD çiziğinin, çatlağa hatta kırılmaya dönüşmesi için zaten aportta.
.....................
İşler bu denli kritik noktaya gelmeden/getirilmeden ABD’nin Türkiye beklentilerini büyük ölçüde karşılayacak çözümü üretmesi aklın yolu.
Başkan Trump’ın “en azılı şahinlerden” Beyaz Saray güvenlik danışmanı Bolton’u istifa ettirmesi önemli bir “U” dönüşünün işareti olabilir.
Trump “Bolton’un önerilerini geri çevirmekten artık sıkıldığı” mesajını verdi.
Herhalde bu genel ifadenin satır aralarında “Trump’ın yapın dediklerine Bolton ve onun gibi şahinlerin karşı çıkmasından, frene basmasından sıkıldığını” da okumak mümkün.
“U” harfi dönüşünün bir diğer işareti de ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun dün açıklanan “Başkan Trump İran ile görüşmelere ön koşulsuz hazır” söylemi.
.....................
Suriye krizinin başları için rezervli olmakla beraber, Türkiye’nin Fırat’ın doğusu için elindeki kartları iyi kullandığı söylenebilir.
Elbette kum, petrol çamurunun kayganlaştırdığı Ortadoğu coğrafyasında “olumlu” ve “olumsuzluklar” daima değişebilir.
Tıpkı Ortadoğu çöllerindeki kum tepelerinin kuvvetli rüzgârlarla silinmesi, yer değiştirmesi gibi...
Bu tabiat olayına “yürüyen kum tepeleri” diyorlar.