Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “mutant virüsün Türkiye’de il il yayıldığını, daha önce açıklanan rakamın çok üstüne çıktığını” söyledi.

Hangi mutant?

İngiliz, Brezilya, Güney Afrika mutantları biliniyor.

Ama bunların her biri de çok hızlı yeni mutasyonlara uğramakta.

O nedenle yazıma “Virüsün 1001 tonu” başlığını koydum.

Virüsün 1001 tonu


İNGİLTERE MUTANTI

Sağlık Bakanı Koca’nın “Türkiye’de yayılmakta olduğu” işaretini verdiği Kovid-19 türevi “İngiliz mutantı...”

Brezilya ve Güney Afrika’dakine göre -nispeten- daha az tehlikeli.

Haberin Devamı

Aslında...

Öyle biliniyordu.

Ancak...

Bu “İngiliz varyantı” da endişe verici mutasyonlarını sürdürüyor.

Bu da CNRS Araştırma Direktörü ve koronavirüs uzmanı Bruno Canard’da göre “kötü haber...”

İngiltere Toplum Sağlığı (Public Health England) Ajansı ocak ayı raporunda -gizli- bir güncelleme yaptı.

İngiliz varyantı “başak proteininin” 484’üncü aminoasidinde değişiklikler bulunduğunu açıkladı.

Bu karışık teknik söylemin kısa açıklaması “virüsün insan hücresindeki tutunma ayaklarında değişiklikler...”

Daha hızlı ve daha yaygın bulaşmanın izahı işte bu sürekli değişim.

Virüsün 1001 tonu


DRAMATİK DEĞİL

Gene de “İngiliz varyantının” sayıları 19’u bulan mutasyonu dramatik endişe vermiyordu.

Aşıların ürettiği antikorların insafına kalmış gibiydi.

Seattle’dan Jesse Bloom yönetimindeki Amerikalı bilim adamları ekibi bu sonucu “iyileşme plazmalarında” saptamıştı.

Hemen ardından Pfizer ve Moderna da birkaç testle doğrulanan çalışmalarında “aşılarının İngiliz varyantı üzerinde mükemmel şekilde etkili kaldığını” açıklamışlardı.

Hatta Novavax aşısı da Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzde 96 etkinliğe sahip olmasına karşın İngiliz mutantı karşısında çok hafif bir düşüş (yüzde 86) kaydetmişti.

Ancak bu küçük fark Güney Afrika mutanlarında kaydedilen yüzde 48’lik düşüşe kıyasla önemli değildi.

Virüsün 1001 tonu


İNGİLTERE’DEN KÖTÜ HABER

İşte Public Health England’a göre virüsün İngiliz versiyonu, Güney Afrika ve Brezilya varyantlarında bulunan ve de bazı aşılardan kısmen kaçabilen mutasyonlara evrilmeye başlamış.

Bu nasıl oluyor?

Bilim adamlarına göre Darwin teorisinin büyük bir klasiği şöyle:

Haberin Devamı

“Dünyanın farklı yerlerinde aynı nedenler aynı etkilere sahip olur...”

Yani...

Dünyanın birbirinden uzak üç ülkesi
olan Brezilya, Güney Afrika ve İngiltere’de virüsün aynı zamanda aynı başkalaşımı göstermesi “aynı etkenlere maruz
kalması”
nedeniyle mi?

Pasteur Enstitüsü’nden virolog Etienne Simon- Loriere, “Ortak varyasyonları paylaşan mutasyonların, farklı ülkelerde aynı anda ortaya çıkması, evrimsel oluşumla izah edilebilir” diyor.

Ama...

Şöyle de bir ekleme de yapıyor:

“Bunu hangi seçici güçlerin tetiklediğini söylemek için henüz çok erken.”

VE TÜRKİYE

Türkiye’mize dönelim...

Bakan Koca “Türkiye’de İngiliz mutantının yayıldığını” açıkladı.

Çin aşısı Sinovac bu İngiliz mutantı karşısında ne kadar etkili?

Ayrıca...

İngiliz mutasyonu da sürekli başkalaşım içinde.

Güney Afrika ve Brezilya mutantlarıyla aynı değişimi geçirdiği de saptanmış bulunuyor.

Şimdilik Pfizer ve Moderna hatta Novavax aşısı bu üç ülkedeki varyantlarla başa çıkabiliyor.

Pfizer-BioNTech “antikor miktarı çok yüksekten başladığı için aşısının etkinliğinin yalnızca marjinal olarak azalacağı” yorumunu yaptı.

Haberin Devamı

Ayrıca...

Aşısında bulunan ve “hücresel bağışıklık” olarak bilinen diğer bağışıklığın önemini de vurguladı.

Darwin nazariyesi, İngiliz mutantının görüldüğü Türkiye ve diğer ülkeler için de -doğruysa- potansiyel tehdit mi?

.................

Dönüyor, dolaşıyor aynı noktaya geliyoruz.

Pasteur Enstitüsü virologlarından Björn Meyer noktayı şöyle koyuyor:

“Mutasyon dörtnala koşuyor.
Tek çözüm, bulaşmayı önlemek ve büyük hızla bağışıklık kazanmak...”

Yani...

“Çift maske, en az 1 buçuk metre mesafe, yüz yüze temasları 2-3 dakikaya indirmek, kapalı mekânlardaki gruplar içinde yer almamak, temizlik...

Ve elbette nüfusun en az yüzde 60’ını en kısa zamanda aşılamak.”

.................

Bu yazıda Le Monde gazetesinden de yararlandım.