1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması için ısrarlı oluşunun nedenini DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi şöyle açıklıyor:
1 Mayıs ile Taksim Meydanı örtüşmüştür.
Orada 1 Mayıs’lar kutladık.
Ama...
Daha ötesi...
Üzerimize karanlık güçler kurşun yağdırdı.
Hem Sular İdaresi’nin duvarından, hem o zamanki adıyla Intercontinental Otel’in tepesinden...
Bunca emekçi kardeşimiz öldü.
Onlara ve tarihimize saygımızın gereği Taksim’i istiyoruz.
Bizden niçin kuşku duyuluyor?..
Taksim’deki 1 Mayıs’larda DİSK’ten kaynaklanan hiçbir kanlı olay yok tarihimizde...
Karanlık tezgâhlar üzerimize ateş açıyor, sonra da sanki sorumlu ve suçlu bizmişiz gibi “Taksim Meydanı’ndan uzakta tutulmakla” cezalanma sürecine itiliyoruz.
ŞEFFAF ODA’nın çekim öncesinde kamera arkası bir söyleşiydi bu.
16 yaşında sendikalı olan, 18 yaşında yönetici, 20’li yaşının ilk yıllarında başkan olan, 29 yaşında hapse giren ve 4 yıl yatan bu duayen sendikacının yürekten konuştuğunu düşünüyorum.
Haksız da değil.
Madalyonun diğer yüzü
TÜRKİYE’de son zamanların garip bir buyurganlığı var.
“Ama” ve “ancak” sözcüklerine adeta ambargo uygulamak isteniyor.
Sadece tek görüşe, tek kampa, tek “doğru” varsayımına biat kültürü dayatılıyor.
Ya “ak”, ya “kara...”
Aradaki “gri” yok!..
Tıpkı coğrafyada yörelere ad koyarken sergilenen ara renklere “taassup” gibi...
Türkiye’de pek çok “Karaburun, Karagöl, Karayar” ve “Akburun, Akgöl, Akyar” vardır.
Aradaki “Bozburun” gibi istisnalar çok azdır.
Onları birer “ama” ve “ancak” gibi görebiliriz.
Ama ve ancak
İŞTE DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin “1 Mayıs’ta Taksim” gerekçesine, “Haksız da değil” yargıma “ama” ya da “ancak” diyerek bir paragraf açıyorum...
Türkiye bir kez daha duyarlı süreçte.
Terör örgütleri ve demokrasiye yerleştirilmiş dinamit çubukları gibi karanlık güçler, böyle günleri kolluyor.
Taksim’de toplanacak 40-50 bin DİSK’li 1 Mayıs’ı coşkuyla kutlarken, onlar aralarına sızarak gene “kanlı” senaryoları uygulamaya koyabilirler.
Doğabilecek kaos ortamında 40-50 bin kişiyi provoke etmiş olmanın hangi sonuçları üretebileceğini görebilmek gerek.