İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “İstanbul’da kayıt dışı Suriyelilerin, şehirden çıkarılarak kayıtlı oldukları Anadolu şehirlerine gönderilecek-lerini” açıkladı.
Neden?
TV programlarında, Ankara’nın nabzını iyi tutan gazeteciler bu konuyu yorumladılar.
“Kamuoyu araştırmalarına göre Cumhur İttifakı’nın İstanbul seçimlerini kaybetmesinin ilk nedeni ekonomi, ikinci nedeni ise İstanbul’daki Suriyeli sığınmacılar olduğu” belirlenmiş.
....................
Kamuoyu araştırmacısı Adil Gür bu yorumları doğrulayan bulguları sıraladı.
Türkiye genelinde 5 bin denekle oluşturulan -büyük denebilecek- örnek gruptan alınan cevaplar ciddi rahatsızlığı ortaya koymakta.
“Toplumun yüzde 87’si Suriyelilerle komşu olmak istemiyor.
Yüzde 85’i Suriyelilerle iş ortaklığı (iş birliği) yapmayı reddediyor...”
Daha böyle bir dizi “olumsuz tavır” bulgusu...
Adil Gür “toplumun genelde Suriyeli göçmenleri inanç bağlarıyla değerlendirdiğini, insani kucaklamanın gerekli olduğu bilincini” vurguluyor ama...
Evet işin bir de “ama”sı var.
“Aman benden uzak dursunlar” gibi algıladım.
“Komşum olmasın, birlikte iş yapmayalım, burada işe girip ucuza çalışarak ekmeğimize engel olmasınlar...”
....................
Ekonominin ötesinde bir de “güvenlik endişesi” giderek yükselmekte.
Yorumculara göre “Suriyelilerin çoğunlukta olduğu mahallelerde, sokaklarda özellikle kadınlar rahatsızlık hissetmekteler.”
Kavgalar çoğaldı.
Yerleşik nüfusla Suriyeliler arasında ve Suriyelilerin kendi aralarında sokak kavgaları güvenlik hissinde kırılmalar üretiyor.
....................
Arapça dükkân levhaları bazı mahallelerde -neredeyse- çoğunlukta.
Lokantalarda, dükkânlarda Suriyeli çalışanlar dikkat çekecek kadar arttı.
Toplumda işsizlik oranı yükselirken bu görüntüler daha da olumsuz etki yapıyor.
...................
Geleceğe dönük kaygılar da seslendirilmekte.
Suriyeliler geldikleri ülkenin kültürü gereği yerleşiklere göre çok daha fazla çocuk dünyaya getiriyor.
Yaklaşık
700 bin dolaylarında Türkiye’de doğmuş Suriyeli çocuktan
söz edilmekte.
Bazı hastanelerde Arapça konuşan ve Suriyelilere hizmet vermekle görevli doktorlar için hassasiyet, okul ve hastanelerde Suriyelilere hizmet bağlamında abartılı iddiaları yansıtan fısıltı gazetesine kulak vermek gerek.
Uzatmayayım...
....................
Önce belirteyim ki...
Suriyelilerin karşıtı, ırkçı bir görüş sahibi değilim.
Elbette bu durumun ortaya çıkmasındaki hatalı politikaları irdelemekle birlikte, Suriyeli sığınmacılara insani görevimizin gereğini yaptığımızı düşünüyorum.
Gömleğin üst düğmesini yanlış iliklemişsen, sonrası da öyle gider. Geçelim...
....................
Ve...
Bazı notlar...
- Sadece Suriyeli değil, Afgan, Iraklı, Afrikalı hatta Türki Cumhuriyetlerden de gelenler hep bir arada “Suriyeli” genel başlığı altında etiketleniyor.
- İstanbul’da otel ve dükkânların Arap müşterileri farklı... İstanbul ekonomisine katkıları önemli. Suriyeli ve diğer ülkelerden gelenlerin yüzde 90’ını yoksul.
- Avrupa ülkeleri Suriyeli sığınmacıları seçerek ve çok az alıyor. Doktor, mühendis gibi yüksek eğitimli ve mesleği olanları...
- İstanbul’dan başka yerlerde kayıtlı oldukları gerekçesiyle gönderilecek olanları saptamak çok zor. Gönderilecek olanlar ise gittikleri yerde aynı tedirginliği üretebilirler.
- Türkiye’de doğan bu sığınmacıların çocukları nasıl yetişecek? Topluma nasıl kazandırılacak? Topluma nasıl entegre olacaklar? Ürettikleri sorunların önümüzdeki yıllarda katlanarak büyümesine karşı ciddi bir planlamaya ihtiyaç var.
...................
Sorun artık bir “göçmen işleri genel müdürlüğü” ile düzenlenebilecek gibi değil.
Bir “göçmen bakanlığı” kurulmalı ve çok boyutlu, ciddi bir “göçmen/sığınmacı bakanlığı” kurulmalı.
....................
Konuyu sürdüreceğim.