Çin aşısına duyulan güvenin bir nedeni de Kovid-19’un orada başlamış ve milyar nüfuslu bu “sarı devde” yok edilmiş olmasıdır.
Bugün Çin’de hayat, “pandemi öncesi gibi” akmakta.
Çin’den bir iş adamının TV kanallarımızdan birine bağlantısında röportajını izledim.
Bulunduğu yerden telefonuyla görüntüler yansıtıyordu.
“Görüyorsunuz, kimsede maske yok” diyordu.
Çin’in otoriter yönetimi virüsün kafasını ezmişti.
Çin’e gelen herkes havaalanına ayak bastığı anda alınıp 14 gün karantinaya tahsis edilmiş otellere konuyormuş.
14 gün odasından dışarıya adım attırılmıyormuş.
Çünkü ülke içinde Kovid-19 vakası sıfırlanmış.
Başka ülkelerden yolcularla yeniden getirilmesini de böyle önlüyorlarmış.
Yani...
1 buçuk milyara yakın nüfuslu Çin Kovid-19’u “sıfırlama başarısını gösterdiyse” bu “ürettiği aşı için başarı referansıdır.”
İTHAL VİRÜSMÜŞ (!!)
Ancak...
Çin gazetelerinde ve internet sitelerinde, “Kovid-19’un başka ülkelerden ithal edilen donmuş gıdalarla veya yiyecek paketleriyle gelmiş olabileceği” iddiaları yer almaya başladı.
Üstelik bunları Çin’in bilim adamları söylüyor.
Batı’nın itibarlı bilim adamlarının yaptıkları açıklamalar da anlamlarından saptırılarak, ifadeler değiştirilerek “Kovid-19 Çin’e dışarıdan geldi” iddialarına dayanak yapılıyor.
Örneğin...
Almanya’nın Biyogüvenlik Araştırma Enstitüsü yöneticisi Alexander Kekule’nin fotoğrafları eşliğinde “Çin masumdur” manşetleri atıldı.
Güya “koronavirüs salgınının başladığı yer Çin değil İtalya’ymış (!)”
Dr. Kekule bu haberleri öğrenince deliye dönmüş.
Çünkü defalarca “virüsün ilk olarak Çin’de ortaya çıktığına inandığını” vurgulamış bir bilim adamı Dr. Kekule.
“Paketlenmiş” yiyecek iddiası ile “İtalya’dan makarna ithalatı” arasında paralel kuruluyor.
Dr. Kekule derhal yalanlama açıklamaları yaptı ama Çin medyası bunları yansıtmadı.
...................
Bir başka iddia da “pandeminin Hindistan’da başlamış olabileceği...”
Çin’de bu doğrultuda bir makale de yayımlandı.
Üstelik bu makale Çin Bilimler Akademisi’ne bağlı bir grup bilim insanı tarafından yazılmıştı.
Çinli bilim adamlarının böyle içi boş iddialarından İspanya da payını aldı.
DONDURULMUŞ GIDA PAKETLERİ
Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin baş Epidemiyolog’u Wu Zunyou bir devlet internet sitesinde yayınlanan röportajında “Virüsün başka ülkelerden dondurulmuş deniz ürünleri veya et ürünleriyle ülkemize geldiğini ve yayıldığını gösteren çok kanıt var” dedi. Almanya’dan gelen domuz eti...
Ekvador’dan gelen karides...
Norveç’ten gelen somon balığı...
Ve diğer bazı ürünler...
Oysa...
Bütün bilim adamları hatta virüs ortaya çıktığı ilk haftalarda Çin bilim adamları da “salgının Çin’in Vuhan kentinde görüldüğü ve ülkeye sonra da dünyaya oradan yayıldığı” konusunda görüş birliği halindeydiler.
Dünya Sağlık Örgütü Acil Durum Direktörü Michael Ryan konuya şöyle bir açıklık getiriyor:
“Virüsün hayvanlardan (yarasalar) insanlara nasıl yayıldığına dair titiz bir araştırma yapılmalıdır.
Bunun için de ilk vakaları bulduğumuz yerden başlamalıyız.
Ve bu yer Çin’deki Vuhan’dır.”
Buna karşılık Çin gazeteleri, TV’leri ve internet sitelerinde her şey çarpıtılmakta, yukarıda isimlerini saydığım bilim adamları için teşekkür satırları yayımlanmaktadır:
“Çin’de 1 milyarı aşkın insan size teşekkür ediyor.
Ne yazık ki dünyada doğruyu söylemeye cesaret edebilecek sizin gibi çok fazla bilim adamı yok...”
İnternette dolaşan bir resimde Dr. Kekule’nin yüzünün üzerinde kırmızı yazıyla bir cümle beliriyor: “Vuhan değil...”
Pes...
BİLİM DEĞİL SİYASET
Peki...
Güneşi balçıkla sıvamak gibi içi boş bu iddialar neden?
New York Times’a göre durum şöyle:
Çin lideri Xi Jimping yönetimin salgının başlarındaki başarısızlığını gözlerden saklamak istiyor.
Partinin yanlış adımlarını güvenlik açığı olarak gören Xi, ülkesinde kendi otoritesine yönelik olası kuşkuları ve itirazları böylece önlemeye çalışıyor.
Xi, Kovid-19 konusunda suçlanmaktan sıyrılabilirse, kendi yönetimiyle ilgili halktaki memnuniyetsizliği azaltabilir...
...................
Bizim açımızdan bakarsak, Çin’in “teşhiste gecikme ama tedbirde başarısı” bizim
Çin aşısını kullanmamız için bir referanstır.
Fakat Çin’in iç siyaseti açısından kazın
ayağı öyle değil.
ÇİN AŞISI RÜZGÂRI
Türkiye’de Çin aşısı lehine güçlü bir rüzgâr esmekte.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da “topluma öncülük etmek için Kovid-19 aşısı yaptıracaklarını” söylemeleri elbette etkili oldu.
Ama...
CHP’li Özgür Özel’in videoda yaptığı açıklama, muhalefetin de ortak paydada yer aldığını gösterdi.
Özgür Özel gibi ana muhalefet partisinin ateşli bir sözcüsünün bile “Çin’den gelecek aşıyı yaptıracağım” ifadesi kamplaşmaya değil bütünleşmeye katkıdır.
Bakın ne diyor:
Bırakın Çin aşısını kötülemeyi.
Çin mallarına duyduğumuz güvensizlikle Çin’de üretilen aşıyı karıştırmayın.
Bir eczacı olarak söylüyorum; Çin’in aşıyı üretme yöntemi, doğru bir yöntemdir.
Süreçlerden geçtikten sonra ben bu aşıyı olacağım.
Tüm sevdiklerime de olmalarını tavsiye edeceğim.
Bu konuda siyasi kutuplaşmanın dışına çıkmak lazım.
Sağlık Bakanı’na çağrımdır; “Gelin, bu konuda ulusal bir kampanya yapalım.
Biz bu konuda elimizi uzatmaya hazırız.”
Özgür Özel “eczacı” şapkasıyla Çin’de üretilen Kovid-19 aşısını olumsuz kampanyalara karşı aklamış oluyor.
“Siyasetçi” şapkası altında ise ulusal birlik sağlamak üzere sağduyunun ve akıl yolunun yanında yer alıyor.
Bu tavrı, ana muhalefet partisi sözcüsü olarak yapacağı eleştirilerde de güvenirlik katsayısını yükseltir.