Çok duyarlı bir konu “idam...”
MHP penceresinden bakılırsa...
“Abdullah Öcalan’a da uygulanabilecek bir anayasa değişikliğiyle idam” hiç kuşku yok ki “yüreklerindeki hedef.”
Bunu “kafalardaki hedef” haline yükseltebilmek “imkânsız” değilse bile “çok zor.”
Böyle bir sonucu üretecek “dayatma” MHP’ye “manevi tatmin”in yanı sıra yapılacak ilk seçimde “büyük oy akışı” da getirebilir.
“AK Parti’yi -Başbakan Binali Yıldırım’ın geçmişi kapsamaz söylemine rağmen- zorladı, dayattı ve sonuç aldı” halk psikolojisi, seçim sandıklarında MHP’ye yansır.
“Abdullah Öcalan’ın, Afrika’da Amerikalı ajanlar tarafından Türk güvenlik birimlerine teslim edilmesi ve yargılanma sürecini” hatırlayın. DSP’ye oy patlaması yaptıran ve Bülent Ecevit’i koalisyon hükümetinin başbakanı yapan siyasal dopingdi bu.
Oysa...
Ecevit bile şaşırmıştı “Amerika’nın Öcalan’ı paketleyip teslimine!..”
Yakın çevresine “nedenini anlayamadığını” itiraf etmişti.
Aslında ABD açısından tutarlı bir nedeni olduğu sonradan anlaşıldı.
“ABD Irak’a ikinci askeri müdahaleyi Türkiye üzerinden yapmak istiyordu, Türkiye’den yeşil ışık amacıyla Öcalan’ı paket içinde hediye ederek siyasi yatırım yapmıştı.”
Bunu -çok zor da olsa- olası bir idamın Abdullah Öcalan’ı da kapsaması halinde MHP’den yana esecek güçlü rüzgârları belirtmek için “örnek olarak” yazdım.
.......................
NE var ki hukukun çok zorlanması, kırılma çizgilerine kadar çekiştirilmesi yanlış olur.
Özellikle de...
Anayasa değişikliğiyle önce Millet Meclisi’nde, sonra referandumda “idamın kabulü” hukukun temel ilkelerine kesin aykırı olarak geriye işletilirse “çağdaş bir hukuk devletinden” artık söz edilemez.
Fakat...
Başka yollar açılabilir.
Örneğin...
Prof. Ersan Şen’e göre...
PKK “mütemadi (devam eden)” suç işlemektedir.
Abdullah Öcalan yeniden yargılanamaz ama devam etmekte olan PKK eylemlerinde örgütün “önderi/lideri” sıfatıyla “dolaylı fail”dir.
Yeni bir dava açılabilir ve anayasa değişikliğiyle getirilmiş olan “idam cezası” kapsamına alınabilir.
Bu halde “geriye işleme” olmaz.
Başka bir hatta birkaç yol daha var ama bunlar sadece “hukuk tekniği” üzerinden “sesli/yazılı” düşüncelerdir.
Ama...
Böyle çok tartışma götürür, hukuk labirentinde tehlikeli yürüyüşler üreteceği sosyal, siyasal, sonuçlarıyla öngörülmelidir.
Duyarlı sinir uçlarında, hele şu geçilmekte olan süreçte oynamak akıl yolu mudur.
Prof. Şen’in “bu zorlama yolları sakıncalı bulduğunu” belirtmekte fayda var. (Ben de o görüşteyim.)
.......................
AYRICA...
Hukuk tekniği ve AK Parti’nin “başkanlık sistemi” ile MHP’nin “idam” dayatması Türkiye’yi tehlikeli sulara yönlendirmekle kalmaz.
Türkiye’yi 1950’den bu yana 66 yıldır ait olduğu Batı’dan, AB’den koparabilir.
Türkiye’nin kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’yle imzaladığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 13’üncü Protokol’de “idam cezasını kaldırma” taahhüdü geri dönüşü kapanmış bir şarttır.
Bütün bunlar iyice düşünülmeli, serinkanlı ve zamana yayılmış bir değerlendirme yapılmalıdır.
“Sağduyu” siyasetin gecelerinde yön gösteren “kutup yıldızıdır.”