Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


AB istedi... Türkiye gönderdi.
Başta PKK, DHKPC, Kaplancılar ve Hizbullah olmak üzere bir dizi örgüt adı, bakalım AB'nin terör listesinde yer alacak mı?
"11 Eylül saldırısındaki intihar pilotlarından bazılarının Avrupa ülkelerinde yerleşmiş oldukları" yolundaki bulgular sonrası, ABD bastırdı. AB de bu listeyi yapmak ve terör örgütlerine kesin tavır almak zorunda kaldı.
Listenin "14 - 15 Aralık zirvesine kadar tamamlanması" öngörülmekte.
Brüksel'deki merkezin, bütün üye ülkelerden, aday ülkelerden ve Türkiye'den "sakıncalı gördükleri terör örgütlerinin adlarını bildirmelerini" isteme nedeni, işte bu.
Böylece teröristlerin Avrupa'nın bir ülkesinden diğer ülkesine farklı durumda olmaları ve faaliyet olanağı bulmaları önlenecek.

AB'de bir komisyon, terörün ve terör örgütünün ortak tanımını yapıyor.
Sonra uygulamayla ilgili yasa ve yönetmelikler saptanacak...
"Senin teröristin, benim teröristim" gibi bir ayrım olmayacak.
"İnşallah!.."
Ama bir sorun var:
"Acaba Türkiye'nin bildirdiği örgüt isimleri AB listesinde yer alacak mı?"
Onlar da terör tanımı kapsamına girecekler mi?
Bu soruların cevabını kısa zamanda alabileceğimiz sanılmıyor.
Çünkü... Büyük olasılıkla liste gizli tutulacak.
Brüksel'
den ilk izlenimler böyle...
Ne yazık ki bizim listemizdeki bazı terör örgütleri, onlara göre siyasi kuruluş(!)
Öyle olmasa Sabancı'nın katillerinden Fehriye Erdal'ın "evde şartlı ikametine" karar verilir miydi?
Acaba Fehriye Erdal, ABD'li büyük işadamlarından birini, söz gelişi Trump'ı - Tanrı korusun - gökdeleninde öldürmüş olsaydı, gene böyle Belçika'nın koruma kanatları altında kalabilir miydi?
"Avrupa'nın çifte standardının sürecek olmasından" kuşkuluyuz.
"Listenin gizli tutulabileceği" yolundaki üstü kapalı mesajlar, kuşkuyu derinleştiriyor.

Bugün AB'nin "Türkiye için İlerleme Raporu" açıklanacak...
Genel kanı "raporda, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerinin hala gerisinde olduğu ama önemli adımlar atıldığı görüşünün yer alacağı..."
AB'
ye göre; "Türkiye bu hükümetle hızlı başlamıştı. Sonra frene bastı. Son aylarda Anayasa değişiklikleri ve IMF'nin istediği 15 yapısal değişimle yeniden hızlandı."
Yani süreçte bir duraklama beklenmiyor.
Ama... Ciddi sorunlarımız var.
Birincisi... Avrupa Savunma ve Güvenlik politikasında NATO katkısını Türkiye'nin engellemekte oluşu...
Türkiye
karar mekanizmasında yer almadıkça, AB'nin kurmakta olduğu yeni Savunma ve Güvenlik politikasında, kısa adıyla "Avrupa ordusunda" NATO güçlerinin kullanılmasına karşı...
Yakın zamana kadar ABD, Türkiye'nin bu tavrını desteklemiyordu.
Ama... 11 Eylül'den sonra bir kez daha düşünmek ihtiyacını hissediyor olabilir.
"Kendi topraklarını dünyadan izole edemeyeceğini, Afganistan'da olduğu gibi ilerde de kullanmak zorunda kalabileceği NATO güçlerini, AB'nin karışık karar mekanizmalarına bağlayamayacağını", 11 Eylül göstermiştir sanıyoruz.
Ama AB, "IMF yardımına taş koyabileceğini" ima ederek, "aba altından sopa gösteriyor."

Türkiye AB'ye yürüyüşü sürdürürken, Kıbrıs "pimi çekilmiş zaman ayarlı bir bomba" konumunda.
Yolun üstüne konulmuş.
Herhalde... Raporda "Kıbrıs bağlamlı bir ilerleme olmadığına" işaret edilebilir.
2003 yılında Kıbrıs'ın tam üyeliği kesinleşecek. Patlama için geriye sayım tamamlanmış olacak.
Ecevit ve Cem "AB'ye karşı bedel ödemek pahasına buna izin verilmeyeceğini" belki o nedenle açıklamış bulunuyorlar.
Bedeli sadece bizim nesil ödeyecek olsa, neyse...
Ama... "Uygarlık ligindeki bir Türkiye'den çocuklarımızı, torunlarımızı mahrum etmek" yetkisine sahip miyiz?
Diplomasi mühendisliği, çözüm üretmektir.
Çözümsüzlüğe saplanmayalım.