2023’te dünyanın çetrefil durumu için okuduğum en güzel benzetme “Rubik küpü…”
Hani şu kutucuklarla oynayarak tek renk düzeylerini tek renkler haline getirmeyi amaçlayan zorlu bulmaca küpü.
…………………
Batı dünyasına posta koyan Rusya’nın tüm savunma bütçesi sadece 84 milyar dolar…
Ya Çin’inki?..
229 milyar dolar.
Buna karşılık Batı savunmasının amiral gemisi ABD’nin 2023 savunma bütçesi 858 milyar dolar.
Yani…
Rusya’nın 10, Çin’in 3 katı...
Batı dünyasında yer alan diğer NATO ülkelerini ve önümüzdeki 5 yıl içinde savurma bütçesini 2’ye katlayarak
312 milyar dolara çıkarmayı planlayan Japonya’yı da katın.
ABD ve demokratik Batı ülkeleri lehine; Rusya, Çin, Kuzey Kore gibi otokratik ülkeler aleyhine dağlar değil sıradağlar kadar fark var.
Truman savaş ve barış arasında üçüncü yolu çizebilmişti.
BENİM ABİM DAHA GÜÇLÜ
Peki…
Bu “hiper üstünlüğüne” rağmen bizim daha güçlü abimiz neden yumruğu indirmiyor?
Önce elbette “kişisel olarak böyle bir yumruğun karşısında olduğumun” altını çizeyim.
Ve sorunun cevabına geçeyim.
Çünkü…
“Yumruk” dünyanın sonu olabilir.
“Nükleer savaşı” başlatır.
O sıradağlar gibi büyük savunma bütçeleri ile Rusya ve Çin’in -nispeten- mütevazı bütçeleri dâhil hiçbirinin kıymetiharbiyesi kalmaz.
…………………..
1940’larda dönemin ABD Cumhurbaşkanı Truman, sayfaya da koyduğum bir mektubunda şöyle yazmıştı:
“5-6 yıldır barış için çalıştım ve görünüşe göre Üçüncü Dünya Savaşı burada. Umarım olmaz ama ne olursa olsun göğüslemeliyiz ve yapacağız.”
O yıllarda Sovyetler Birliği nükleer güç edinmişti.
Avrupa’nın doğu ülkelerini yutuyor, kendine bağlı uydu komünist devletlerle egemenlik sahasını genişletiyordu.
Daha sonrasında da komünist Kuzey Kore Güney Kore’ye saldırdı. ABD ise BM güçlerinin başat kuvveti olarak Kuzey Kore’yi püskürttü.
Arkasına Rusya’yı ve Çin’i alan Kuzey Kore, bugün hâlâ büyük bir sorun.
Hatta nükleer sorun…
5 Aralık 1952’de yayımlanan gazete: “Eisenhower gizli Kore turundan sonra eve dönüş yolunda.”
Truman’ın mektubunun son satırları “Üçüncü Dünya Savaşı burada… Umarım olmaz ama ne olursa olsun göğüslemeliyiz ve yapacağız.”
ORTA YOL
1940’lı yıllarda Truman’a Sovyetler Birliği’ne tavrı için yakın çevresinden bir kısmı “savaş” önermişti.
Diğer bir kısmı ise “uzlaşma…”
Truman, Moskova ile doğrudan bir çatışma riskine girmeden Sovyetler Birliği’nin yayılmasını durdurmak için “çevreleme politikası” oluşturdu.
İhtiyatlı “orta yol” rotasını çizdi.
Batı Berlin, Rus bölgesi içinde sıkışmış kalmış bir adaydı.
Truman “ABD kara kuvvetlerini güç durumdaki şehre göndererek savaş yolunu” değil “kargo uçakları göndererek hayatta tutmak” yolunu seçti.
İkinci Dünya Savaşı’ndaki düşmanları İtalya, Batı Almanya ve Japonya’yla ittifaklar imzaladı.
1947’de Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması GATT’ı kurdu.
1949’da ise Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’nü (NATO)…
Birincisi ile dünya ekonomik düzeninin temellerini atmıştı.
İkincisiyle de Batı dünyasını askeri olarak örgütlemiş oluyordu.
Ayrıca…
“1951’de Japonya’yla, 1953’te de Güney Kore’yle savunma anlaşmalarının imzalandığını” belirteyim.
Yakın zamanlara kadar işte bu dünya düzeni devam etti.
ORMAN KANUNUNA HAYIR
O kurulu dünya düzeni, 3 çeyrek yüzyıl sonra şimdi eşi benzeri görülmemiş bir meydan okumayla karşı karşıya.
Putin Ukrayna’daki saldırganlığını taçlandırabilirse “uluslararası hukuk düzeni” yerini “orman hukukuna” bırakacaktır.
Rusya’yı Çin, İran ve Kuzey Kore’nin oluşturduğu nükleer güce sahip ülkeler örnek alacaklardır.
Çözüm…
Dünyaya “saldırganlığın işe yaramayacağının, Ukrayna’da gösterilmesidir.”
Ama nasıl?
Biden da üstündeki tüm baskılara rağmen Truman’ı anımsatan bir rotada yürüyor.
“Rusya’ya yaptırım uygulamak…
Ukrayna’yı desteklemek…
Rus enerjisini ekonomik bir silah olarak kullanan Rusya’ya karşı Avrupa’yı bir arada tutmak.
Ukrayna’ya silah sağlamak.
Ama…
Ukrayna üzerinde -uçuşa yasak bölge- dayatmak gibi kışkırtıcı önerilerden özenle ve akıllıca uzak durmak.
Savaşa tek bir Amerikan ya da NATO askeri sokmayarak doğrudan bir süper güç çatışmasından kaçınmak…”
Biden, bunları -büyük ölçüde- başardı.
Üstelik Trump’ın “NATO’yu hafife alan güven vermeyen tavırlarının” yarattığı boşluğu yeniden doldurarak.
Ayrıca…
İspanya’da düzenlenen NATO
zirvesine Japonya, Güney Kore, Yeni Zelanda ve Avustralya liderlerinin de katılmasını sağladı.
Böylece NATO’nun “Pasifik Okyanusu’na da genişleyebileceği” mesajını hem Rusya’ya hem Çin’e verdi.
Hindistan’ı diyaloğa dâhil etti.
Avustualya’yla nükleer denizaltılar inşa anlaşması yaptı.
Rotanın adı “savaştan kaçınırken, caydırıcılığı güçlendirmek.”
2023’ün jonglörü…
YA BOŞLUKLAR
Biden’ın eksileri de var.
- Trump döneminden kalma “korumacı” uygulamaları kaldıramadı.
1940’ların küresel ekonomik bütünleşme sağlayan “uluslararası ticaret” ayağı sallanıyor.
- Kuzey Kore’den sonra İran da nükleer silah üretmeye artık çok yakın.
Onları kendilerini tam güvende hissetmeyen diğer ülkeler izlemekte veya izleme ihtimali yüksek.
Nükleer kulüp üyeleri Truman zamanında 3 devletten oluşuyordu.
Şimdi 9…
Sayının artması nasıl önlenecek?
Kontrol sorunu daha da zor.
Ukrayna Rusya’dan ayrılırken ülkesindeki nükleer silahları Rusya’ya vermişti.
Şimdi bin pişman.
Elinde nükleer ve özellikle taktik nükleer silah olsaydı Rusya bu kadar fütursuzca saldırabilir miydi?
………………
Sonuç…
Eski dünya düzeni çırpınıyor, yenisinin doğum sancıları çekiliyor.
Biden’ın bu süreçteki tarihi katkısı ustaca ve önemli oldu.
Bakalım “rubik küpü” daha ne şekiller alacak?
………………
Not:
Bu yazı için 22 Aralık tarihli Washington Post’tan da yararlandım.