BAŞROLLERİNDE Audrey Hepburn ve Gregory Peck’in oynadığı filmin adıdır
“Roma Tatili...”
Gazeteci Gregory, Roma’ya gelmiş olan prensesle bir şekilde tanışır, onu Vespa motosikletinin arkasına bindirerek Roma’yı gezdirir. Tatlı bir romantizmi yansıtır film.
***
Birkaç günlüğüne eşim Canan’la birlikte Roma’daydık.
Ona takıldım.
“Gazeteci Güneri sana Roma’yı gezdiriyor” diye... (Aslında Canan benden kat kat fazla bilir Roma’yı. Babası Faik Zihni Akdur Türkiye’nin Roma Büyükelçisi’ydi. Canan da yıllarca bu şehirde yaşamıştı.)
Parmaklarımızda çok yıllar önce taşımaya başladığımız yüzüklerin yıl dönümünü baş başa geçirdik.
Kaçıncı yıl olduğunu yazmayayım. “Nazar” fobisi!!
Eşim Canan’la Pantheon’un bulunduğu meydandayız.
****
Neden Roma?
Çünkü “Bütün yollar Roma’ya çıkar” sözü doğrudur. Bizim yıl dönümünün yolu da oraya çıktı. Ayrıca...
“Açık hava müzesi” gibidir. Her 300-500 adımda bir kendini ortasında heykel ya da çeşme olan meydanda bulursun. Her meydanın bir kitap dolduracak tarihi vardır.
Sokaklar dar ve çoğunlukla yıllanmış, yıpranmış parke taşlıdır.
Binalar büyük çoğunlukla tarihidir.
Yönetim bunların mimarisinin değişmesini hatta renklerinin bile değişmesini kesinlikle yasaklamıştır.
Yüzyıllarca öncesinin geleneksel doğal boyaları kullanılır. Soluk sarı, soluk pembe, soluk lila, uçuk mavi...
Roma’nın en ünlü buluşma noktasıdır. Arkasını dönerek turistler çeşmeye madeni para atarlar. Bir dilek tutarlar.
***
Havaalanından kente doğru yol alırken harika doğa ile iyimserlik yayılır bedene.
Uzun selviler...
“Şemsiye çamlar” denilen daire şeklinde gövde üzerinde adeta şemsiye açan ağaçlar... (İtalya kıyılarında özellikle Como gibi göllerin kıyısında tekstil güneşlikler kullanılmaz. Bu “şemsiye ağaçlar” gölgesinde güneşten korunur insanlar.)
Doğal haline bırakılmış izlenimini veren ama aslında özenli bakımla “ihmal edilmiş doğa şıklığı” yeşillikler.
Roma Tatili adlı filmde gazeteci rolündeki Gregory Peck ve Vespa motorunu kullanmaya çalışan prenses rolündeki Audrey Hepburn. O filmde kullanılan motor Roma’da bir otelin çatısındaki gece kulübünün girişinde sergilenmekte.
***
Roma “başkent” olmasına karşın “sakin şehirdir.”
Acelesi olanların şehri değil.
İnsanlar güler yüzlüdür.
Üç beş yüz adımda bir sokak tenoru, sokak sopranosundan aryalar yankılanır.
Onların etrafını çeviren Romalılar ve turistler -ki nehir gibi akarlar- sanatçıların önündeki enstrüman kutularına bozuk para yağdırırlar. Oturduğunuz kafenin açık hava bölümünde garsonlar da aryalara eşlik eder.
****
Ve bütün bunlara bir de ilkbaharın, şansımıza pırıl pırıl olan güneşli havasını ekleyin.
Roma’da kentin -bilinen- “en eski” otelinde kaldık. 15. yüzyıldan...
Öyle 5 ya da 7 yıldızlı şatafat otellerine meraklı olanlarına göre değil.
Ama... Bu şehrin tarihini, yerel dokusunu yaşamak isteyenler için harika. Pantheon’a bakan 500 yaşında bir otel heyecan vermiyor mu?
****
Bir de Roma futbol takımı Barcelona’yı yenmez mi! Kent bir başka şenliğe dönüştü.
Üstüne üstlük bizim Cengiz Roma’ya tur attıran 3. golün asistini yapmıştı.
Türk olarak otelde ve karşısındaki kafede itibarımız dehşetti.
DA VINCI’NiN YAŞI
DÜNYANIN en çok satan kitaplarından biri de Dan Brown’un “Da Vinci’nin Şifresi” idi.
Rönesans’ın efsane ismi İtalyan ressam, heykeltıraş, filozof, bilim insanı, matematikçi Leonardo da Vinci’nin bugün doğum günü.
566. yaşının kutlanacağı bugün “Dünya Sanat Günü Haftası” olarak da kabul edilmiştir.
Dünya Sanat Günü haftası bağlamındaki davette EKAV Başkanı İnci Aksoy ve UPSD Başkanı Bedri Baykam.
Ne ilginçtir ki bu öneri UNESCO resmi partneri International Association of Art’ın 17. Genel Kurulu’nda “Türkiye Ulusal Komitesi” tarafından yapılmıştı.
Geride kalan çarşamba günü Pera Müzesi’nde düzenlenen bir resepsiyonla ilan edildi.
Geceye sanatçılar, galeristler, gazeteciler katıldılar.
Bu Dünya Sanat Günü resepsiyonu UPSD (Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği) Başkanı Bedri Baykam’ın sanatın önemini vurgulayan konuşmasıyla noktalandı.
‘MENEMEN’ PALM BEACH’TE
TÜRK mutfağının gözdelerinden “Menemen” de lezzet dünyasına açılış sürecinde.
Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Demet Sabancı Çetindoğan’ın yaptığı “Turkey One Derneği”nin çabasıyla ABD Palm Beach’teki “The Breakers Hotel”in menüsüne girdi.
The Breakers Hotel 1895 yılında yapılmış. Ünlü ve geleneği olan bir otel.
Demet Sabancı Çetindoğan Türkiye’nin değerlerini dünyaya tanıtmak misyonunu başarıyla sürdürüyor.
Paskalya Bayramı nedeniyle otele “brunch” için gelen 550 konuk tarafından bizim menemen beğeni almış.
Bizim aşçıların yardımıyla otelin usta aşçıları hazırlamışlar menemeni.
İspanya’dan “Paella”, Peru’dan “Ceviche”, Ortadoğu’dan “Falafel” ve “Humus” gibi farklı ülkelerin dünya markası haline geldiği bir gerçek.
Bu noktadan hareketle, “Turkey One Derneği” Gastronomi Komitesi de dünya markası olabilecek Türkiye’nin “imza yemekleri” seçkilerini sınırların ötesine taşıyor.
Özellikle kolay tarifi ve malzeme sadeliğiyle her şefin kolaylıkla hazırlayabileceği lezzetler arasında yer alan “menemenimizin” yolu açık olsun.
Aslında sadece yemek değil Turkey One Derneği (Türkiye Ortak Nesiller Entegrasyonu Derneği), ülkemizin kültürel mirası ile tarihi ve doğal zenginliklerini tüm dünyaya tanıtmayı amaçlıyor.
Uluslararası platformda bir marka olarak taşınmasına katkıda bulunuyor.
Palm Beach Breakers Hotel’inin şefi ile ona menemen yapmayı öğreten Türk kadın şef.